Bostandan HikayelerKıssadan Hisselerİnternet HikayeleriDede Korkut Hikayeleri
Türkü HikayeleriÖmer Seyfettin'den HikayelerHalk şiirinden örneklerDivan Şiiri
Şiirin Üstadlarından EserlerEdebi BilgileriDil Bilgisi - GramerTasavvufu Bilgiler
Yunus Emre'nin hayatı ve ŞiirleriHadisÖzlü SözlerDeyimler Hikayeleri
MizahDünya Basınından Haberler ve MakalelerStratejik MakalelerSağlık
Canavarlar asla korku yaratamaz, ama korkular mutlaka canavarlar yaratır.
Başlar baş eğmeye başladıkça, başlar boş olmaya başlar. Başlar baş eğip boş olmaya başladıkça, boş başlar, BAŞ olmaya başlar. 
Gördüğünüz manzara baktığınız pencerenin bulunduğu kata bağlıdır.
Aşk, aşık olunan kişiden çok daha önemlidir. Sakın onu kaybetmeyin.
Sevdayı bilmeyenin gözünde yaş olmaz, gözünde yaş olmayanın da gönlünde gök kuşağı oluşmaz.

Uncategorised Uncategorised

Kartalın Aşkı

Bir Kızılderili kabilesinin gözleri görmeyen büyücüsü gençleri başına toplar onlara iki kartalın hikayesini anlatırmış.

Çadırların uzağında yanan ateşin çıtırtıları ve gecenin sessizliği dışında her şey ve herkes susarmış.

Şaman görmeyen gözlerini uzaklara gömüp, o heybetli sesiyle iki kartalın hikayesini anlatmaya başlarmış…

Gökyüzünde gezen yalnız bir erkek kartal varmış…

Dağların doruklarından havalandı mı, karanlık inene kadar, kanatları yorgun düşene kadar uçar sonra da yuvasına dönüp aşık olacağı bir kartalı hayal edermiş.

Günün birinde kartal yine bulutlarla raks edip, güneşin ışıklarıyla şarkılar söylerken çok güzel ve alımlı bir dişi kartal gelmiş yanına.

Bakışmışlar bir süre. Sonra akşama kadar beraber kanat çırpıp koklaşmışlar.

Çok mutlularmış. Birbirlerine ait olduklarına inanmışlar. Aynı yuvada birlikte yaşamaya başlamışlar.

Gel zaman git zaman kartallar uzaklara gidemedikleri ve artık özgür olamadıkları için üzülmeye başlamışlar.

Gün boyu dağların ardındaki o özlem duydukları özgür günlerini düşünür dururlarmış.

Ve kartal dayanamayıp sevgilisine, güzeller güzeli kartala şöyle demiş “Yıllarca birbirimizin hayalini kurduk. Birbirimizi istedik. Birbirimizi bulduğumuzda dünyanın en mutlu çifti olduğumuza inandık. Fakat bir şeyi unuttuk; artık özgür değildik.

Aşk özgürleştiriyorsa aşktır. Özgürlüğü öldüren aşk aşk değildir. İkimizin de aklı bulutların beyazında, dağların doruklarında ve gidilmemiş görülmemiş ovaların ve nehirlerin gizeminde. Beraberiz ama mutlu değiliz. Beraberiz ama kolumuz, kanadımız kökünden kırılmış gibi.

Aşk kanat çırparsa aşktır; kanadı kırık aşk kartala ölümdür.

Aşk dağların doruklarına konabiliyorsa aşktır; toprağa kök salmış aşk sevdiğini gömmektir ölmeden…”

Kartallar sarılmışlar birbirlerine, gece boyu ağlamışlar, sevişmişler… sevişmişler, ağlamışlar…

Gün ağarmadan birbirlerin, ölene kadar bu aşkı özgürlükleri kadar seveceklerine dair söz vermişler ve vedalaşmışlar.

Köleleştiren aşkın bir sahibi vardır o da ızdıraptır!

Hikayeyi dinleyen kabilenin gençleri, bu hikayeyi her dinlediklerinde biraz daha özgürleşirlermiş ve bilirlermiş; aşk tenin tene, gözün göze, elin ele değmesi değilmiş, aşk tenin, gözün ve elin değmediğini sevebilmekmiş.

Aşk sevdiğini özgürlüğü ile sevebilmekmiş…

YOLCULUK ÇOK KISA

İhtiyar bir hanım otobüse bindi, koltuğuna oturdu. Sonraki durakta genç, hareketli ve biraz da asabi bir kadın bindi otobüse ve yaşlı kadının yanına oturdu. Torbaları elinde çok yer kaplıyordu. İstemeden yol boyunca torbalar ihtiyar kadına çarptı.

Canı yanan ihtiyarın sessiz kaldığını görünce genç kadın, yaşlı kadına bu kadar sakin kalabilmesine şaşırdığını söyledi.

İhtiyar kadın gülümseyerek “Kaba olmaya ya da ehemmiyetsiz bir şey için münakaşaya, kalp kırmaya değer mi ? Çünkü senin yanındaki yolculuğum çok kısa... Bir sonraki durakta zaten ineceğim..." dedi.

Bu cevap altın harflerle yazılmayı hak ediyor: ′′ Bu kadar ehemmiyetsiz bir şey hakkında tartışmaya lüzum yok, çünkü beraber seyahatimiz çok kısa..."

Her birimiz, bu dünyadaki zamanımızın ne kadar kısa olduğunu anlamalıyız ki kavgaların, yersiz tartışmaların, kıskançlıkların, başkalarını affetmemenin, memnuniyetsizliğin ve devamlı şikâyet etmenin boş zaman ve enerji kaybı olduğunu anlayalım.

Birisi kalbini mi kırdı? Sakin ol. “Yolculuk çok kısa...” de.

Birisi sana ihanet mi etti, korkuttu mu, aldattı mı ya da aşağıladı mı ya da sebepsiz yere hakaret mi etti..? Sakin ol. Bir şey kaybetmezsin. Yolculuk çok kısa.

Meslektaşlarınız sohbette beğenmediğiniz bir yorum mu yaptı? Sakin ol. Duyma dediklerini. Onu affet. Yolculuk çok kısa.

Demem o ki karşımızdaki insan bize ne mesele çıkarırsa çıkarsın, beraber seyahatimizin çok kısa olduğunu hatırlayarak hareket et...

Kimse bu yolculuğun süresini bilmiyor. Kimse son durağının ne zaman geleceğini de bilmiyor. Bildiğimiz tek şey, birlikte seyahatimizin çok kısa olduğu...

Arkadaşlarımızın, dostlarımızın kıymetini bilelim. Hürmetkârlığın, nezaketin, affetmenin, şükretmenin, güler yüzlü olmanın büyük bir erdem olduğununu unutmayalım ve bu bilinçle yaşayalım. Neticede birlikte seyahatimiz çok kısa!

Ümidim odur ki bu dünyada yolculuk yaparken geçtiğimiz istasyonlarda selamlaşıp kucaklaştıklarımız, hayatına dokunduklarımız, dostluk kurduklarımız, ayrılırken arkamızdan sevgiyle el sallayanlarımız çok olur...

Bu bakımdan lütfen daima Tebessüm et ve daima gülümse...

Çünkü, YOLCULUK ÇOK KISA..!

DİL-İ BİÇARE

ANLAT DİL-İ BİÇARE'DEN, 
SUN DA İÇSİN YAR ELİNDEN
YANİ HEP BİLİNEN,
ŞEYLERDEN OLSUN
SEN SÖYLE DEDE'NİN
"ZÜLFÜNDEDİR BAHT-I SİYAHIM" BESTESİNİ

MEVLANA'DAN

Hergün bir yerden göçmek, ne iyi,
Hergün bir yere konmak, ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş,
Dünle beraber gitti. Cancağızım;
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi Yeni şeyler söylemek lazım...

NOKTA-I ESRAR

Kur’an’a İncil’e Zebur’a Tevrat’a
İman eden etmiş vahdet-i zata
Biri nefye memur biri ispata
“Lâ, illâ” da, “illâ, lâ” da olamaz
Seyrani