Rabıta - Uğur Mumcu

Kitabın adı :          Rabıta

Yazarı        :           Uğur Mumcu

Yayın evi    :           Um : Ağ yayınları

“Rabıta” Uğur Mumcu’nun tarikatlar, cemaatler ve şeriat örgütleri hakkında yaptığı kapsamlı araştırmalarını, okuyucuya bilimsel denilebilecek formda aktardığı bir kitap…

Tarikatlar ve cemaatlerin masum yüzleri ardındaki karanlık ilişkiler…İşbirlikleri, finansal kaynaklar… Mercedess’li Şeyhler... “Şeyhim ne derse ne yaparsa doğrudur” anlayışındaki müritler…

Kimilerine göre Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun kitabın arka kapağında belirttiği gibi Uğur Mumcu bu eseri ile “…laik Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak uğruna her tehlikeyi göze alarak, ülkenin dışında ve içinde yuvalanmış Türklük düşmanı bütün İslamcı örgütleri Atatürk'ün devrimci, laik cumhuriyetini emanet ettiği gençlerden biri olarak, usta bir gazetecinin ve her yazdığını belgeye dayandıran bir bilim adamının dikkat ve titizliğiyle araştırdı ve çıkarıp ortaya koydu.”

Kimilerine göre ise kitap; “Tam bir önyargı ürünü…Sol kesimin hayali ‘irtica’ söylemlerini kanıtlama çabası ile yazılmış, asılsız iddialarla dolu.”

Ben bu kitap için ne ‘önyargısız yazılmış, çok objektif’ bir eser diyebilirim; ne de ‘sol kesimin hayali irtica söylemlerini kanıtlamak için yazılmış, asılsız iddialarla dolu’ bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Her iki kesiminde önyargılarını bir tarafa bırakıp, birileri hakkında bir takım hükümler verilirken, ortaya konulan delillerin ‘yeterli’ olup olmadığını düşünerek okuması gereken bir kitap olduğu kanısındayım. Yani ne kahrolsun ‘irtica’ mantığı ne de “Şeyhler, şıhlar… Ne yaparsa doğdur” yaklaşımı…

Uğur Mumcu’nun bu kitabı sadece ‘sol kesimin irtica söylemlerini desteklemek amacıyla’ yazdığını söylemek büyük bir hata olur. Çünkü Uğur Mumcu bu kitabında tarikatlar, cemaatler ve örgütlerin irticai faaliyetleri kadar, sol kesimden bazı kişilerin ‘kahrolsun irtica’ nutukları atıp ‘başörtüsünü’ yasaklarken; ‘asıl irticai faaliyetlere’ göz yumdukları ve hatta bu faaliyetlerin önünü açtıklarının da altını dikkatle çiziyor.

Yurt dışında görevlendirilen din adamlarının maaşlarının, “Rabıta” isimli bir şeriat örgütü tarafından ödenmesi kararının sol bir hükümet döneminde alınan bir karar olduğunu söylemekten çekinmiyor. Bu kararın altına imza atan hükümet yetkililerinin hiçbir açıklamasını kabul etmeyerek; 'kahrolsun irtica' nağraları atıp, insanların inançlarından dolayı taktığı baş örtüsünü yasaklayanların; din görevlilerinin maaşlarını bir şeriat örgütüne ödettirmesindeki çelişkiye dikkat çekerek bu kişilerin davalarında samimi olmadıklarını ima ediyor.

“Rabıta” örgütü tarafından din görevlilerinin maaşlarının ödenmesine ait kararların resmi kayıtlarının ortaya konması ile gelişen olaylarda tam olarak “traji komik” denilecek türden.

Yetkililer her zamanki gibi inkar ediyorlar. Sorumluluğu birbirlerinin üzerine atıp paçayı kurtarma derdinde iken belgeler ortaya konuluyor ve ak koyun kara koyun belli oluyor belli olmasına da gelin görün ki bizim yetkililerimizin her zaman olduğu gibi o zamanda “Gülsem mi ağlasam mı? ” sorusunu akıllara getirecek türden –kendilerini aklayacaklarını umdukları- traji-komik açıklamaları yer alıyor basında.

Bu ne biçim politika, bu ne biçim siyaset adamlığı, bu nasıl bir İslam, bu nasıl bir sosyalizm, bu nasıl bir milliyetçilik… Dedirtecek türden bir kitap “Rabıta”. Okunmalı mı? Kesinlikle evet…

DİL-İ BİÇARE

ANLAT DİL-İ BİÇARE'DEN, 
SUN DA İÇSİN YAR ELİNDEN
YANİ HEP BİLİNEN,
ŞEYLERDEN OLSUN
SEN SÖYLE DEDE'NİN
"ZÜLFÜNDEDİR BAHT-I SİYAHIM" BESTESİNİ

MEVLANA'DAN

Hergün bir yerden göçmek, ne iyi,
Hergün bir yere konmak, ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş,
Dünle beraber gitti. Cancağızım;
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi Yeni şeyler söylemek lazım...

NOKTA-I ESRAR

Kur’an’a İncil’e Zebur’a Tevrat’a
İman eden etmiş vahdet-i zata
Biri nefye memur biri ispata
“Lâ, illâ” da, “illâ, lâ” da olamaz
Seyrani