Gevheri hayatı ve Şiirlerinden Seçmeler
- Ayrıntılar
- Üst Kategori: ŞİİRLER
- Cuma, 18 Mart 2011 06:32 tarihinde oluşturuldu
- Son Güncelleme: Pazar, 10 Mart 2013 17:23
- Cuma, 18 Mart 2011 06:30 tarihinde yayınlandı.
- Gösterim: 6628
Gevheri'nin yaşamı da birtakım söylentilere, olabilirliklere dayandınlarak aydınlatılmak isteniyor. Kırım Hanı 1. Selim Giray'ın İstanbul'a gelişinde yazdığı şiirdeki "saygılı tutum"undan onun Kırımlı olduğu sonucuna varan incelemeciler var. Önceleri asıl adının "Mustafa" olduğu sanılırken, sonradan bir şiirindeki "Bir kemter kulundur Garip Mehemmed" dizesinden adının "Mustafa" değil. "Mehmed" olduğu ileri sürülmüştür.
Gene bulunan şiirlerinin incelenmesinden varılan sonuçlara göre Gevheri'nin uzun bir yaşamı olduğu anlaşılıyor. 1737 yılında yaşadığı, ancak çok yaşlı olduğu da ileri sürülen görüşler arasında. Bu duruma göre, Gevheri'nin 1737 yılından sonra öldüğü sonucu da çıkıyor.
Gevheri'nin gençlik çağlarında, 1700 yılında ölen ozan ve hattat Bahri Paşa'nın "Divan Katipliği"ni yaptıgı da biliniyor.
Gene elde edilen bilgilere göre, Gevheri'nin iyi bir öğrenim gördüğü, hem aruzu, hem heceyi kullandığı saptanmaktadır. Aşık Ömer'le çağdaş olan Gevheri'de de Osmanlıca sözcükler, tamlamalar, "mazmun"lar görülmekte ise de, Aşık Ömer'e oranla daha yalın bir anlatımı, çok daha Türkçe sözcük kullandığı, geleneksel halk şiirine daha bağlı olduğu da görülüyor.
Rumeli sınırlarından Şam'a, Arabistan'a dek birçok yerleri gezip dolaştığı, şiirlerinin verdiği sonuçlar arasında.
Gevheri'nin beliren, belirlenen önemi, aruz şiirlerinden çok hece ölçüsüyle, geleneksel halk şiiri doğrultusunda yaptığı çalışmalarda ortaya çıkıyor.
ŞUNDA BİR DİLBERE GÖNÜL DÜŞÜRDÜM
Şunda bir dilbere gönül düşürdüm
Yanakları benzer nar tanesine
Divanesi olup aklım şaşırdım
Asılaydım zülfün her tanesine
Yari görsem aklım olur serseri
Sırma gümüşüne benzer her yeri
Dünyaya getiren şöyle dilberi
Aferin doğuran mert anesine
Halim arzetmeye tenhayı bulsam
Devletli kendime bir çare bulsam
Ol kiraz dudağın ağzıma alsam
Bek tutup sarılsam gerdanesine
Gevheri der aşk katarın yederken
Gördüm sevdiğimi seyran ederken
Güzeller şahının medhin ederken
Nazar kıl döktüğüm ter tanesine
:::::::::::::::::::
BİZDEN SELAM OLSUN GÜL YÜZLÜ YARE
Bizden selam olsun gül yüzlü yare
Salınıp sevdiğim bağlara gelsin
Severim dilberi elde ne çare
Yürekte eriyen dağlara gelsin
Sevda derler bir acayip dengim var
Güzeller giyecek şali rengim var
Bugün benim adüvlerle cengim var
Kılıçlar bilensin zağlara gelsin
Ne kadar cevr etse şikayet etmem
Öperim koçarım hiyanet etmem
Canım sende iken feragat etmem
İsterse gerdanım ağlara gelsin
Gevheri bağlamış bir özge eda
Elinde tesbihi dilinde Hüda
Dellal-i muhabbet eylemiş nida
Mecnunum olanlar dağlara gelsin
:::::::::::::::::::
BEHEY DİLBER SANA GONÜL VERELİ
Behey dilber sana gönül vereli
Bana hasm olmadık kullar mı kaldı
Dasitan eyledin illere beni
Halim söylemedik diller mi kaldı
Ferhad gibi yol eyledik dağları
Hangi yar güldürmüş ağlayanları
Şimdi viran oldu dostun bağları
Yad eller değmedik güller mi kaldı
Böyle dilber gelmemiştir devrana
Şimdiki hublara yoktur bahane
Bir rüzgar musallat oldu cihana
Meyvesin dökmedik dallar mı kaldı
Gel gönül bu dertten olalım ari
Görelim sonunda ne kılar Bari
Gevheri der ben de ederim zari
Başıma gelmedik haller mi kaldı
:::::::::::::::::::
KURTULAMAM ÜÇ NESNENİN ELİNDEN
Kurtulamam üç nesnenin elinden
Biri firkat biri gurbet biri aşk
Üçü bilmez birbirinin halinden
Biri firkat biri gurbet biri aşk
Aşktır beni sevda ile söyleten
Firkattir cevr ile sinem dağlayan
Gurbettir gözümden kanlar akıtan
Biri firkat biri gurbet biri aşk
Bahri gibi ummanları yüzdüren
Mecnun gibi sahraları gezdiren
Ferhad gibi dağlar başın kazdıran
Biri firkat biri gurbet biri aşk
Ben bilirim benim aklım şaşıran
Beni sevdiğimden cüda düşüren
Muhabbet deryasın baştan aşıran
Biri firkat biri gurbet biri aşk
Gevheri der dersim aldım hocadan
Okuyup hatmettim kara heceden
Koç yiğidi pir eyledin kocadan
Biri firkat biri gurbet biri aşk
:::::::::::::::::::
GARİP TURNA BİZİ SENDEN SORANA
Garip turna bizi senden sorana
Şimdi bir yavruya kuldur diyesin
Aşkın zincirini takmış boynuna
Devr içinde Mecnun oldur diyesin
Gece gündüz ağlar hiç bir dem gülmez
Unutmuş eşini dostunu bilmez
Sevmiş bir güzeli artık vazgelmez
Aşık olmak müşkül haldir diyesin
Terkeylemiş eşi ile dostunu
Abdal olmuş eğne almış postunu
Gelen geçen çiğner oldu üstünü
Ayaklar altında yoldur diyesin
A zalim engeller yolumu bağlar
Yarimin hasreti ciğerim dağlar
Ab-ı revan olmuş durmayıp çağlar
Şol akan yaşları seldir diyesin
Gevheri der bilmem ben ne olduğum
Gurbet illerinde durup kaldığım
Aceplemem beyim şimdi solduğum
Bülbülün mekanı güldür diyesin
:::::::::::::::::::
SÖZÜN BİLMEZ BAZI NADAN ELİNDEN
Sözün bilmez bazı nadan elinden
Edep ağlar erkan ağlar yol ağlar
Bülbülün feryadı gonca gülünden
Gülşen ağlar bülbül ağlar gül ağlar
Eyiye hizmet et olasın eyi
Öter defler gibi sinemin neyi
Bu çarhın elinden el'aman deyi
Geda ağlar sultan ağlar kul ağlar
Her kaçan cuşedip çağlasa seller
Açılır laleler sümbüller güller
Davulbaz çalınır çalkanır göller
Şahin ağlar turna ağlar tel ağlar
Kamil olanların bellidir yeri
Yoluna koyarlar can ile seri
Hakkın didarını görelden beri
Gökler ağlar derya ağlar sel ağlar
Gevheri der sazın hem sözün üstüne
Armağan eyle gel canını dosta
Kimi abdal olmuş girmiştir posta
Aba ağlar hırka ağlar çul ağlar
:::::::::::::::::::
EY PERİ CİHANA SEN GİBİ DİLBER
Ey peri cihana sen gibi dilber
Ne geldi ne gelir ne gelse gerek
La'lin gibi Lokman tiryak-ı ekber
Ne buldu ne bulur ne bulsa gerek
Cefaya başladı kadd-i mevzunum
Ta arşa dek çıktı ah-ı derunum
Böyle giderse bu çeşm-i pürhunum
Ne güldü ne güler ne gülse gerek
Ey alem-i hüsnün sahip-kıranı
Öldür kelp rakibi verme emanı
Öldürmezsen kendi elinle anı
Ne öldü ne ölür ne ölse gerek
Bunca dem akarken gözümden yaşlar
Vaad etmiş iken silmeğe dilber
Ahdine durmadı ol peri-peyker
Ne sildi ne siler ne silse gerek
Gevheri güzeller gitti yabana
Lale gibi çıktı ol mah meydana
Bu cihana benim gibi merdane
Ne geldi ne gelir ne gelse gerek
:::::::::::::::::
ALA GÖZLÜ NAZLI DİLBER
Ala gözlü nazlı dilber
Seni kandan sakınırım
Kandan değil hey efendim
Seni candan sakınırım
O yana bu yana bakma
Beni ateşlere yakma
Elini koynuna sokma
Seni senden sakınırım
Gevheri der ben bir merdim
Yüreğimden çıkmaz derdim
Sen bir kuzu ben bir kurdum
Seni benden sakınırım
::::::::::::::
BAD-I SABA SEVDİĞİME GİDERSEN
Bad-ı saba sevdiğime gidersen
Ol güneş yüzlüye var selam söyle
Sevap kazanırsın hizmet edersen
Aman karşısında dur selam eyle
Ardımdaki karlı dağlar diyesin
Çeşmim yaşı her dem çağlar diyesin
Derunden ah edip ağlar diyesin
Benimçün hatırın sor selam eyle
Selamımı dünden düne değşirme
Varıp bir nadan eline düşürme
Gül cemalin görüp kendin şaşırma
Aklını başına der selam eyle
Gevheri bir name verdi bad ile
Gönderdi elinden sana dad ile
Lutfeylesin konuşmasın yad ile
Kamil olsun onur gör selam eyle
:::::::::::::::::
HEY AĞALAR ZAMAN AZDI
Hey ağalar zaman azdı
Düşmüşe il üşer oldu
Küllükte sürünen eşek
Cins atla yarışır oldu
Palas üstünde yatmıyan
Bıyığ'na pala batmıyan
Porsuk ardından yetmiyen
Ceylana ulaşır oldu
Evlerinin önü tazı
Yazılır turnası kazı
Yaşına yetmedik kuzu
Koç ile vuruşur oldu
Gevheri der işle hata
Katırlar baskındır ata
Olur olmaz maslahata
Çocuklar karışır oldu
::::::::::::::
Alıntıdır