Behlül Dânâ, Harun Reşid in tahtına oturmuş

Behlül Dânâ, bir gün Harun Reşid'in huzuruna gelmiş.

O sırada Halife tahtında olmadığı gibi odasında da yokmuş.

Fırsattan istifade eden Behlül Dânâ tahta geçip oturmuş. Biraz sonra koruma görevleri bakmışlar ki; tahtta biri oturuyor, onu hemen oradan aşağı indirmişler ve başlamışlar dövmeye.

Bir müddet sonra, Halife gelince bakmış ki, Behlül ağlıyor... Hemen sormuş:

"Niçin ağlıyorsun, ne oldu?" Halife, muhatabından cevap alamayınca koruma

görevlerine sormuş aynı soruyu: "Ne oldu buna?" Görevliler şöyle demişler:

"Ey Mü'minlerin Emiri, bu sizin makamınızda oturuyordu. Biz de akıllansın diye bir iki vurduk, o yüzden ağlar." Behlül, söze karışıp Halifeye şöyle demiş:

"Hayır! Ben o yüzden ağlamıyorum, senin için ağlıyorum. Ben ömrümde bir kez bu

makama oturduğum için bu dayağı yedim. Sen ki; her gün oturuyorsun,

acaba ne kadar dayak yiyeceksin?"

DİL-İ BİÇARE

ANLAT DİL-İ BİÇARE'DEN, 
SUN DA İÇSİN YAR ELİNDEN
YANİ HEP BİLİNEN,
ŞEYLERDEN OLSUN
SEN SÖYLE DEDE'NİN
"ZÜLFÜNDEDİR BAHT-I SİYAHIM" BESTESİNİ

MEVLANA'DAN

Hergün bir yerden göçmek, ne iyi,
Hergün bir yere konmak, ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş,
Dünle beraber gitti. Cancağızım;
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi Yeni şeyler söylemek lazım...

NOKTA-I ESRAR

Kur’an’a İncil’e Zebur’a Tevrat’a
İman eden etmiş vahdet-i zata
Biri nefye memur biri ispata
“Lâ, illâ” da, “illâ, lâ” da olamaz
Seyrani