Mazlumun ahı ile yanan şehirdeki gafil

Mazlumun ahı ile yanan şehirdeki gafil

Söylendiğine göre mazlum birinin ahı Bağdat şehrinin yarısına yakınını yakıp kül etti. Bu yangından zarar görmeden kurtulan birisi:

“Çok şükür benim dükkanım yanmadı, ben zarar görmedim” dedi.

Oradaki dünya görmüş bir adam ona:

“Ey vicdansız adam. demek sen yalnız kendini düşünmektesin. Bir şehir yanıp kül olduğu halde sen »Benim dükkanım kurtulduk diyerek şükür ediyorsun. Bir kimse eğer tas yürekli birisi değilse bu durumda açlığından karınlarına taş bağlayan insanları görerek bir lokma ekmeği bile yiyemez, insanların kan yuttuğunu gören zengin nasıl boğazından lokma geçmesine izin verebilir? Hastası olan birisine sen, sağlıklıdır deme. Çünki oda aynen hasta gibidir.”

Bir yolu arkadaşlarından önce tamamlayanlar, bütün arkadaşları gelip onlara ulaşıncaya kadar rahat edemezler, rahat uyuyamazlar.

Çalı çırpı taşıyan bir eşek çamura batmışsa oranın padişahı, eşeğe de, onun sahibine de acımalıdır. Şair Sadi’nin bu öğüdü sana yeter. Eğer dinlersen bu nasihat kâfidir.

Diken ekmişsen sakın yasemen biçeceğini umma!

DİL-İ BİÇARE

ANLAT DİL-İ BİÇARE'DEN, 
SUN DA İÇSİN YAR ELİNDEN
YANİ HEP BİLİNEN,
ŞEYLERDEN OLSUN
SEN SÖYLE DEDE'NİN
"ZÜLFÜNDEDİR BAHT-I SİYAHIM" BESTESİNİ

MEVLANA'DAN

Hergün bir yerden göçmek, ne iyi,
Hergün bir yere konmak, ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş,
Dünle beraber gitti. Cancağızım;
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi Yeni şeyler söylemek lazım...

NOKTA-I ESRAR

Kur’an’a İncil’e Zebur’a Tevrat’a
İman eden etmiş vahdet-i zata
Biri nefye memur biri ispata
“Lâ, illâ” da, “illâ, lâ” da olamaz
Seyrani