Hak Mürşid Nasıl Tanınır?

Hak mürşidi nasıl tanıyabiliriz ?  Ne halde olurlar ?  Hak mürşitlerin üç sıfatları vardır;

  1. Böyle bir zatı görenlerin kalplerinden bütün kederler def’olur, kalpleri  sevince gark olur ve safaya erer. Konuşmalarında ahireti hatırlatır ve mahlukatı sevmeği teşvik ederler. İnsanları, Allahu tealanın rızasına ve Resul aleyhislelamın sünnetine davet ederler. Allah sevgisini , peygamber muhabbetini , evliya’ullah siyretini kalplere nakşederler. Dünya ve ahiret müşkillerini halleder, insanı insanlığa yönlendirirler.. Meveddet ışığı ile yolunu aydınlatırlar. İmanın şuruna erdirir, imanın lezzetini  duyurur, ruhları iman ve İslam aşkı ile doyururlar. Daima hakkı ve sabrı tavsiye ve telkin ederler.
  2. Cömert ve kerim olurlar. Daima güler yüzlüdürler. Musibetlere ve belalara sabır ve tahammüllü, mütevazi ve fakat  cesur olurlar. Kendileri az yerler, daha çok yedirmeyi severler. Şahıslarına karşı işlenen suçları ve kabahlatleri hoş görüçü ve affedici olurlar.
  3. Duaları kabule görür ve nefesleri şifali olurlar. Müritlerinin her türlü müşkillerini hallederler ve kendilerine tabii olanları Allah ve resulüne götürürler Kendilerine asi olanları, hatta hakarette bulunanları bile bağışlar ve onların ıslahı için dua ederler. Dünyaya kanatlar, fakat ahrete haris olurlar. Rahim ve şefik, ehl_i kerem ve sahibi-i  lutufkar olup Birer hidayet yıldızı gibi, inlanları hakka ileterler.

HAK MÜRİDİ NE GİBİ VASIFLARA MALİKTİR?

Mürşid-i kamilde bulunması lazım olan sıfatlar otuz iki adettir.

  1. ehl-i sünnet vel-cemaat itikadi üzere amil olurlar.
  2.  ilim-i batını hak ve hakikat bilirler.
  3.  ilim-i tabiri, rüyayı enfüsi ve afaki anlayıp idrak etmek, salikin manevi derecatını tayin ve mertebesini anlamak ve ona göre saliki irşat ederler.
  4.  ilim-i kamil ve muhlis olmak, müritlerine nasihat ederek, hali ve kelamı ile salikanı irşat ederler.
  5.  yaptığı her işi Allah rızası için yapar, hak tealanın ve mahlukat-ı ilahiyyenin hukukuna riayetkar, doğrulukta, ve dürüstlükte insanlara numune-i imtisal olurlar.
  6.  sehavet sahibi ve cömert olurlar, kendi yemeyip halka yedirmek ve nefsinden ziyade mümin kardeşlerini düşünürler.
  7.  kalbini dünya gailelerinden uzaklaştırarak safaya eriştirip, kalbini tamamiyle hakka tevcih ederek haktan gayri kimseden korkmaz ve ihtiraz ederler.
  8. içi ve dışı, zahiri ve batını hak ile meşgul olup, dünya ve ahiretten iraz ederler,. Yani, bu hali ile ne dünya nimeti, ne ahiret cenneti düşünmeksizin ancak Allah rızasını gözetmek ve allahu tealaya ragup olup. Hz. Yunus (kuddise sırruh) buyurduğu gibi;
    Cennet cennet dedikleri, 
    Bir ev ile birkaç huri,
    İsteyene vergil anı, 
    Bana seni gerek seni,
    Felsefesini yaşam ve düşünce boyuntunda benimsemişlerdir..
  9. hubbu şehavattan uzak olurlar ve kendisini bu işten tathir etmiş bulunurlar.
  10. müridinin malına, zenginliğine, rütbesine ve makamına asla ve kat a tama etmezler.
  11. müridinin zenginini ve fakirini eşit tutarlar.
  12. kalp ve ruh huzuruna mani olacak meşguliyetlerden uzak olurlar. 
  13. müritlerine şefkat ve merhamet eyleyip ve onların feyiz ve hidayetlerine dua ederler.
  14. ilim sahibi olup, hidetli, öfkeli ve asabi olmazlar.
  15. affedici olmak, mazeretli ve mazeretsiz kabahatleri ve kusurları bağışlarlar.
  16. gördüğü kusurları ve kabahatleri örtücü olmak ve hiç kemsinin kusurunu ve ayıbını yüzüne vurmamayı şiar edinmişlerdir.(meğer ki, irşat maksadiyle iyma ve rumuz ile ve müridinin anlayabileceği bir hal ile onu uyandırır.)
  17. güzel ahlak sahibi olurlar, cefa edene sefa ile, reddedene kabul ile, imsak edene ata ile, yüz çevirene ikbal ile muamele ederler.
  18. müridinin meşguliyeti varken, kendi hizmetini emretmezler. (meğer ki, müridi imtihan için olursa bu hal müstesnadır.)
  19. ikram ve ihsan sahibi olurlar ve bu ikram ve ihsanını gün be gün artırırlar.
  20. tevekkül-ü tam sahibi olurlar ve allahu tealaya her manada tevekkül ve itimat ederler.
  21. medh, zem, fakirlik, zenginlik, musibet veya nimet nazarında masavi olurlar.
  22. beş vakit namaza devamlı kılarlar, daima halin tecellisine mürakıp bulunup, ibadette ve insanlıkta müritlerine her haliyle örnek olurlar.
  23. bir nefes dahi haktan gafil olmamak, zikr-i daim ve şuhud-u kaim sahibi olmak, her nefeste allahu tealayı zikredici olup hakta bulunmak onların şiarıdır.
  24. her işini hakka havale ve tam manasiyle tefyiz-i umur ederek teslim-i tam sahibidirler.
  25. kazaya rizayı tam ile mukabele ederler.
  26. kibirsiz fakat vekar sahibi olup, etrafına hürmet telkin ederler.
  27. tezlil-i neftsen beri ve tevazu sahibi olurlar, Yani, hem vakar sahibi hem de mütevazi olurlar.
  28. her zaman ahdine vefakar ve sözlerinde sabit ve sadık olurlar.
  29. ikrarında sabit, vikaye malik olurlar.
  30. batıllardan ve yalanlardan yüz çevirmiş, ehl-sıdk ve ehl-i hak olurlar.
  31. sukunet ve aceleden kaçınırlar ve her işte tevakki ve itidal sahibi olurlar.
  32. keşif, müşahede ve muayene sahibidirler. 

Her kimde bu otuz iki sıfat ve birer birer sayılan ve gösterilen mertebelerin kemali bulunursa, o kimse bi hakkın iraşada layıktır, varis-i hak ve hakikat ve varis-i nebidir ki, bu vasıf ve sıfatlar onun el-hak VELİYYULAH olduğuna delildir. İşte bu istikamete sahip olanlarda keramet  bulunur.

Erenlerin sohbeti ele giresi değil,

İkrar ile gelenler, muhrum kalası değil..

İkrar gerek bir ere, göz açıp didar göre;

Sarraf gerek gevhere, nadan bilesi değil..

Bir pınarın başına, bir testiyi koysalar;

Kırk yıl anda durursa, kendi dolası değil…

ÜMMİ SİNAN yol ayan, oluptur belli beyan;

Dervişlik yolu heman, tacı hırkası değil… 

bütün bunları öğrenmemde bana büyük emeği geçen Muzaffer Hoca'ma ve  Hacı Murat Efendi'ye minnetrarım. Allah (cc) onlardan razı olsun

  • Mustafa Uyan

DİL-İ BİÇARE

ANLAT DİL-İ BİÇARE'DEN, 
SUN DA İÇSİN YAR ELİNDEN
YANİ HEP BİLİNEN,
ŞEYLERDEN OLSUN
SEN SÖYLE DEDE'NİN
"ZÜLFÜNDEDİR BAHT-I SİYAHIM" BESTESİNİ

MEVLANA'DAN

Hergün bir yerden göçmek, ne iyi,
Hergün bir yere konmak, ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş,
Dünle beraber gitti. Cancağızım;
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi Yeni şeyler söylemek lazım...

NOKTA-I ESRAR

Kur’an’a İncil’e Zebur’a Tevrat’a
İman eden etmiş vahdet-i zata
Biri nefye memur biri ispata
“Lâ, illâ” da, “illâ, lâ” da olamaz
Seyrani