Aslan Payı

  

Bir gün bir aslan, bir kurt ve bir tilki birlikte avlanmak üzere sözleşerek dağlarda dolaşmaya başladılar. Birbirlerine yardım edecek böylece bol bol av hayvanı yakalayacaklardı.

   Gerçi bu iş aslanın ağrına gidiyor, onlarla avlanmaktan utanıyordu lakin sabrediyordu.

   Üçü birden dolaşarak uzun süre avlandılar, derken bir yaban öküzü , bir dağ keçisi bir de semiz tavşan avladılar. Dolaşarak bir su başına geldiler, uzun süre dolaşmış yorulmuşlardı. Oturdular. Aslan :

   - "Ey kurt bu avladığımız hayvanları adaletli bir şekilde paylaştır, adaleti yeniden ihya et." dedi.

   Kurt kalktı kendinden son derece emin adımlarla yürüdü: Yaban öküzünü aldı aslanın önüne bıraktı :

   - "Efendimiz, dedi. Siz bizim efendimizsiniz ayrıca yaban öküzü de büyük ve iri siz de; onun için yaban öküzü sizin hakkınız.

   Keçi orta boyda ve orta irilikte onun için o da bana düşer onu da ben alıyorum.

   En küçüğümüz tilki olduğuna göre tavşan da onun hakkıdır." dedi.

   Bu paylaştırma karşısında aslan kızarak kükredi.

   - "Ey kurt ben iyice anlamadım bir daha söyle bakayım, ne dedin? Ey kendini bilmez eşek yaklaş bakalım." dedi ve bir pençe vurarak kurdu parçaladı. Tilkiye döndü.

   - "Ey tilki bu avları sen adaletli bir şekilde paylaştır." dedi.

   Tilki önce aslanın önünde secde etti; sonra :

   - "Bu semiz öküz siz efendimizin kuşluk yemeği bunu kuşluk vakti yersiniz.

   Keçi, siz büyük kralımızın öğle yemeği için güzel bir yahni olur, onu da öğle vakti yersiniz.

   Tavşana gelince; o da size akşam yemeği olur onu akşam afiyetle yersiniz." dedi.

   Aslan sevinerek haykırdı :

   - "Ey tilki çok adil davrandın çok güzel bir şekilde pay etme işini hallettin. söyle bakalım böylesine güzel payetmeyi kimden öğrendin?" dedi.

   Tilki fark ettirmeden her ihtimale karşı birkaç adım uzaklaştı sonra kurnaz kurnaz gülerek cevap verdi.

   - "Kurdun başına gelenlerden" dedi.

DİL-İ BİÇARE

ANLAT DİL-İ BİÇARE'DEN, 
SUN DA İÇSİN YAR ELİNDEN
YANİ HEP BİLİNEN,
ŞEYLERDEN OLSUN
SEN SÖYLE DEDE'NİN
"ZÜLFÜNDEDİR BAHT-I SİYAHIM" BESTESİNİ

MEVLANA'DAN

Hergün bir yerden göçmek, ne iyi,
Hergün bir yere konmak, ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş,
Dünle beraber gitti. Cancağızım;
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi Yeni şeyler söylemek lazım...

NOKTA-I ESRAR

Kur’an’a İncil’e Zebur’a Tevrat’a
İman eden etmiş vahdet-i zata
Biri nefye memur biri ispata
“Lâ, illâ” da, “illâ, lâ” da olamaz
Seyrani