Arkadaşlık

Arkadaşlığın insanların yer yüzünde birlikte yaşamaya başladığı günden beri var olan olduğuna inanırım. Mahalle arkadaşı, okul arkadaşı, asker arkadaşı, mesai arkadaşı gibi daha saymakla bitmeyecek türlerinden bahsetmeyeceğim ve önemini de anlatmayacağım. Ama yaşanmış şu olayın çok şey anlatacağına inanıyorum.

Savaşın en kanlı günlerinden biri.. Asker, en iyi arkadaşının az ileride  kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar.

Asker teğmene koştu ve:

 - Teğmenim. Fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilir miyim?..

 Delirdin mi? der gibi baktı teğmen.

Gitmeye değer mi?. Arkadaşın delik deşik olmuş... Büyük ihtimalle ölmüştür  bile. Kendi hayatını da tehlikeye atma sakın..

Asker ısrar etti ve teğmen "Peki " dedi.. "Git o zaman.."

İnanılması güç bir hadise. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı.  Onu sırtına  aldı ve koşa koşa döndü.. Birlikte siperin içine yuvarlandılar.

Teğmen, kanlar içindeki askeri muayene etti.. Sonra onu sipere taşıyan arkadaşına döndü:

- Sana değmez, hayatını tehlikeye atmana değmez, demiştim. Bu zaten ölmüş..  

- Değdi teğmenim. dedi asker..         

- Nasıl değdi? dedi teğmen.. Bu adam ölmüş görmüyor musun?..

-Gene de değdi komutanım.. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı.. Onun son sözlerini duymak, dünyaya bedeldi benim için..

Ve arkadaşının son sözlerini hıçkırarak tekrarladı:            

- Geleceğini biliyordum!.. demişti arkadaşı... Geleceğini biliyordum.. ....

Kalbimizde arkadaşlık adında bir mucize var. Nasıl olduğunu veya nasıl başladığını anlamazsınız. Ama bu özel armağanı bilirsiniz ve  arkadaşlığın Allah' ın en büyük armağanı olduğunu anlarsınız. Gerçekten de arkadaşlar çok nadide mücevherlerdir. Sizi gülümsetip başarmanız için cesaret verirler. Sizi dinlerler ve kalplerini size açmak  isterler.

Bugün arkadaşlarınıza onlarla ne kadar ilgilendiğinizi gösterin. İsterseniz bu yazıyı ARKADAŞ olarak gördüğünüz herkese bir şekilde gönderin. Eğer bir gün size geri gelirse, o zaman sonsuza kadar bir arkadaşınız olduğunu   anlayacaksınız.

DİL-İ BİÇARE

ANLAT DİL-İ BİÇARE'DEN, 
SUN DA İÇSİN YAR ELİNDEN
YANİ HEP BİLİNEN,
ŞEYLERDEN OLSUN
SEN SÖYLE DEDE'NİN
"ZÜLFÜNDEDİR BAHT-I SİYAHIM" BESTESİNİ

MEVLANA'DAN

Hergün bir yerden göçmek, ne iyi,
Hergün bir yere konmak, ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş,
Dünle beraber gitti. Cancağızım;
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi Yeni şeyler söylemek lazım...

NOKTA-I ESRAR

Kur’an’a İncil’e Zebur’a Tevrat’a
İman eden etmiş vahdet-i zata
Biri nefye memur biri ispata
“Lâ, illâ” da, “illâ, lâ” da olamaz
Seyrani