Haddini Aşmak

*HADDİNİ AŞANLARA..*

Halife Harun Reşid, Bermek olan veziri Cafer bin Yahya ile birlikte, Saray’ın bahçesinde gezerken, canı meyve çekiyor... Elma”yı dalından koparmak için uzanıyor, ne var ki; orta boylu olduğu için, meyveye yetişemiyor!..
Veziri Yahya’ya diyor ki;
*-Omzuma çık, o meyveyi kopar ve bana ver!
Vezir zayıf olduğu için, Halife’nin omzuna çıkıyor ve meyveyi koparıp, veriyor...
Meyveyi yiyen Halife Harun Reşid;
*- çok lezzetliymiş, bana bahçıvanı çağırın.Bu lezzetli meyveden dolayı onu ödüllendireceğim. Diyor.
Zaten az ileride duran ve olan biteni hayretle seyreden bahçıvan hemen halifenin yanına geliyor.
Halife, ona;
-  Sana bir ödül vereceğim, dile benden ne dilersen, diyor.
Bahçıvan halifeye hürmetlerini bildirip diyor ki;
*- Sultanım, sizden bir tek isteğim olacak.Bana, benim Bermekî olmadığıma dair bir belge verir misiniz?
Halife şaşırıyor ve hayretle diyor ki;
* - Herkes devlet kademesinde görev almak için bir Bermekî şeceresi uydururken, herkes Bermekî olmaya can atarken, sen niye Bermekî olmadığına dair belge istiyorsun ki? Kaldı ki sen gerçek bir Bermekî’sin! Bermekî olmaktan niye kaçınıyorsun?..diyor..
Belge”yi almakta ısrar eden bahçıvan halifeye adeta yalvarırcasına diyor ki;
* - Evet, sultanım ben bir Bermekî’yim. Ama, madem ki, benden bir istekte bulunmamı istediniz..Ben bu belgeyi istiyorum, başka da bir isteğim yok!
Halife Harun Reşid de;
* - Madem ısrar ediyorsun, istediğin belgeyi vereceğim sana, diyor ve daha sonra da, o belgeyi hazırlattırıp bahçıvana veriyor...
Aradan yıllar geçer..
Bermekîler;Halife Harun Reşid’in kendilerine beslediği büyük güven ve yakın ilgiyi istismar ederek, sadece Saray kademelerini değil, eyaletleri de kendi yandaşları ile yönetmeye başlarlar!..
Devletin her kademesini bir “ur” gibi sararlar ve ülkenin en ücra yerlerine bile “kendi adamlarını” yerleştirirler!..
Durumu farkeden Halife, Bermekîlerin “bir devlet içinde devlet kurmak için uğraştıklarını ülkenin her yanını ele geçirdiklerini ve “kendisini devredışı bıraktıklarını” fark edince, derhal emir verir:
*- “Bermekîleri kılıçtan geçirin!.Yaşlılarını da zindana atın!”
Emir, yerine getirilir!..Bermekiler öldürülür.

Peki, “bahçıvan”a ne oldu? Diye soracaksınız değil mi ?
İşte bu olayın asıl önemli kısmı orası:
Halife’nin emri üzerine, görevliler bahçıvanın da evine de giderler. Ya kılıçtan geçirecekler, ya hapse atacaklar!..
Ama, bahçıvan; hemen, “Bermekî olmadığına” dair, “Halife imzalı belge”yi gösterir! Ve;
* -  Gördüğünüz gibi, ben Bermekî değilim”der ve kellesini kurtarır.!
Kılıçtan geçirme ve zindana atma operasyonu sona erince, Harun Reşid, son durumu öğrenmek için kurmaylarını çağırır ve sorar;
* - “Emrimi yerine getirdiniz mi?”
Kurmaylar der ki;
* - “Listedeki herkes; emir buyurduğunuz gibi ya kılıçtan geçirildi, ya zindana atıldı,  Bermeki sülalesinden sadece bir adam kaldı sultanım…
Halife;
* - Neden ? diye sorar…
Sultanım ona dokunamadık, çünkü elinde sizin imzaladığınız bir belge vardı!” derler.
Halife;
* - “Hatırladım ben onu sarayda bahçıvandı... Tez onu bulun ve bana getirin” der.
Bahçıvan huzuruna getirilince, Harun Reşid sorar ;
* - “O gün Bermekî olmadığına dair, benden ısrarla belge istedin. Ben de verdim.Peki, bugünlerin geleceğini nereden anladın?”
Bahçıvan der ki;
* - “Sultanım;hani,o elmayı koparmak isterken,vezir, sizin omzunuza basmıştı ya. İşte o an kendi kendime dedim ki; eyvah, bizim sonumuz geldi!”
Harun Reşid,*araya girip;
* - “Ama ben söyledim omzuma basmasını”*deyince, bahçıvan der ki;
* - “Farketmez sultanım. Sizin, Sultan olarak, vezirinizin omzunuza basmasını istemeniz bir alicenaplıktır, büyüklüktür.  Siz istemiş olsanız bile, vezirinizin omzunuza basması; hem şımarıklık, hem had bilmezlik, hem de küstahlıktır! Sizin omzunuza basıp meyveyi koparmak yerine, pekâlâ beni çağırabilir ve benden isteyebilirdi! Bir adam, vezir de olsa, sultanının omzuna basacak kadar cüretkâr ve had bilmez olduysa, bunun sonu felâkettir!. Ben, işte o gün bu felâketi gördüm ve sizden ısrarla o belgeyi istedim.”.
Evet, dostlarım atalarım ne demiş ?
*"İslamın şartı beş ise..*
*altıncısı haddini bilmektir."*
*Zira, unutulmamalı ki,*
*haddini aşanlara Allah eninde sonunda haddini bildiriyor!*
*Hz Ali cennet mekanı da unutmamak gerekiyor..O mübarek de şöyle demiş;*
*Her şeyin affı olur, ancak devlete ihanetin asla..!
Değerli dostlarım bu kıssayı anlatmamın sebebini kendinize göre yorumlayabilir, kendiniz değerlendirebilirsiniz. Bu konuda sizi yönlendirmek itemiyorum. Hepinize saygılarımı sunarım. Mustafa uyan.
www.dil-ibicare.org

Not: BERMEK = Harun reşit zamanında vezirlik eden köklü bir ailenin soyadı. (Bu ailenin halit, yahya, fazıl, can adlarında dört oğlu vezirlik yapmıştır).

DİL-İ BİÇARE

ANLAT DİL-İ BİÇARE'DEN, 
SUN DA İÇSİN YAR ELİNDEN
YANİ HEP BİLİNEN,
ŞEYLERDEN OLSUN
SEN SÖYLE DEDE'NİN
"ZÜLFÜNDEDİR BAHT-I SİYAHIM" BESTESİNİ

MEVLANA'DAN

Hergün bir yerden göçmek, ne iyi,
Hergün bir yere konmak, ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş,
Dünle beraber gitti. Cancağızım;
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi Yeni şeyler söylemek lazım...

NOKTA-I ESRAR

Kur’an’a İncil’e Zebur’a Tevrat’a
İman eden etmiş vahdet-i zata
Biri nefye memur biri ispata
“Lâ, illâ” da, “illâ, lâ” da olamaz
Seyrani