Yunus Emre Hayatı ve Şiirlerinden Seçmeler
- Ayrıntılar
- Üst Kategori: ŞİİRLER
- Cuma, 18 Mart 2011 06:59 tarihinde oluşturuldu
- Son Güncelleme: Salı, 12 Mart 2013 16:49
- Cuma, 18 Mart 2011 06:56 tarihinde yayınlandı.
- Gösterim: 5198
13. yüzyıldan bu yana geçen yedi yüzyıl içinde, her zaman güncel kalabilmiş; yaşarlığını hiç yitirmemiş, hem halk katında, hem aydınlar arasında, hem edebiyat alanında etkinliğini sürdüregelmiş bir gizemci, büyük bir ozandır Yunus Emre.
Uzun süre yaşamıyla ilgili yeterli bilgiler edinilemediği için, söylencelere dayalı yaşamöyküsü sürüp gitmiştir. Bugün de, bu söylencelerin geçerliliğini yitirmediği söylenebilir. "Ermiş"lik katına ulaşmış bir kişi sayıldığı için Yunus Emre'nin yaşamının söylencelerle donatılmasını, bezenmesini de bir bakıma, doğal karşılamak gerekir.
Yakın yıllara dek Yunus Emre'nin okuma yazma bilmez bir halk ozanı olduğu sanılıyordu. O'na "ümmi" denişinin nedeni buydu. Sonraları Yunus Emre'nin kimliği, kişiliği, şiirleri, yaşamı üzerinde derinlikli incelemeler yapan uzmanlar, daha gerçekçi sonuçlara varabildiler. Bütün yaşamının gene de gereği gibi aydınlığa kavuştuğu ileri sürülemezse de ilk yıllarda olduğu gibi, tümüyle bilgiden yoksun da değiliz.
Yunus Emre'nin kimi şiirierindeki dizelerden de yola çıkılarak, O'nun bir "ümmi" (okuma yazma bilmez) ozan olduğu yolundaki yargılar, artık geçerliğini tümüyle yitirmiştir. Anlaşılmıştır ki, Yunus Emre, bu "ümmi"lik yargısının bütünüyle dışında medrese öğrenimi görmüştür. Üstelik iyi bir öğrenim görmüştür. Felsefe Kuran'ı yorumlama bilimi olan Tefsir, İslam hukuku anlamına gelen Fıkıh, vb. bilimleri, Yunan Mitolojisini, İran Mitolojisini izlemiş, astronomi, yöntembilimi (ilm-i usuli ni, Arapçayı, Farsçayı bilen,
çağının aydın, ileri bir kişisidir. Aruzla yazdığı şiirlerinden O'nun bu ölçüyü, dolayısıyla bu şiiri de bildiği anlaşılıyor. Bu nedenledir ki, özellikle Yunus Emre ile gizemcilik üzerinde uzmanlaşmış kimi araştırmacı ve incelemeciler, Yunus Emre'nin "bir halk ozanı" olmadığını, "kesinlikle" vurgulama yoluna gitmişlerdir. Bu yargıya, bir bakıma "yanlış" denilemez. Elbette böyle bir eğitim, öğretimden geçmiş kişiyi halk ozanı" tanımlamasının dar kalıpları içinde değerlendirmek, doğru bir yargıya varmaktan alıkoyabilir bizi. O zaman, Yunus Emre'yi nereye koyacağız, sorusuna sağlıkla bir yanıt vermek gerekiyor.
Yunus Emre, her şeyden önce bir "tekke ozanı"dır da. Bektaşi'dir. Bu gerçeği de gözden ırak etmemek gerekir. Gizemciliği, derinine bilen bir kişidir. Şiirlerinin büyük çoğunluğunu hece ölçüsüyle yazmıştır. Yedi yüzyıldan bu yana, halkın içinde, yüreğinde, dilinde, beğenisinde yaşamıştır, yaşamaktadır. İlahileriyle, nefesleriyle..
Yunus Emre ile Türk halkı öylesine bütünleşmiştir ki, onun için söylenceler çıkartılmış, dokuz yerde mezarı olduğu ileri sürülmüştür. Yunus Emre'nin dokuz ayrı yerde mezarı oluşu, O'nun Türk halkıyla nasıl bir sevgi bağıyla kenetlendiğinin de bir başka, somut örneği olsa gerektir.
Böyle olunca, Yunus Emre'yi salt "Gizemci ozan"lar kümesinde değerlendirmek, doğru, yerinde, sağlıklı bir değerlendirme olmaz kanısını taşıyoruz. Gizemciliği ne ölçüde doğru, yerinde ise, halkla bütünleşmesi, halkın yüreğinde, düşünde, özünde yaşamakta oluşu da öylesine vurgulanması gereken bir gerçektir. Bu gerçektir ki, Yunus Emre'yi, "Türk Halk Şiiri"nin başustası saymamızı onu öyle de değerlendirmemizi, sunmamızı gerekli, zorunlu kılıyor. Halkla böylesine içiçe girmiş bir ozanı "halk bütünü"nden ayırmak, hem Yunus Emre'ye, hem halka haksızlık olurdu kanısındayız.
Yunus Emre çağının halk konuşma dilini kullanmış, Oğuz lehçesiyle yazmıştır. Yer yer, biraz da gizemciliğinin zorunlu sonucu sayılabilecek Türkçe olmayan sözcükler, deyimler, terimler de kullanmak zorunda kaldığı görülüyor. Ne var ki, Yunus Emre'nin asıl önemli yanı, yalın bir halk diliyle, Türkçeyle en karmaşık gizemcilik bilgilerini halka ulaştırılabilmesidir. Üstelik, bunları şiirsel deyişten uzaklaşmadan yapabilmesidir. Çünkü, Yunus Emre'nin şiirleri salt gizemciliği öğretmek amacını güden "manzume"ler değildir.
Şiirleri üzerinde özenle durulduğunda görülüyor ki, Yunus Emre, şiirlerinde gerçekten bir sözcük ustasıdır. Sözcüklerin istiflenmesinde, yerlerinin -ölçü değişmese de -değiştirilmesi, yerinden oynatılması olasılığı yoktur. Büyük ölçüde heceyi kullanan Yunus Emre, "hece"nin 7 ile 8'li kalıplarına eğilim göstermektedir.
Yunus Emre için çıkarılan söylencelerin ayrıntılarına girmeden, bugün elimizdeki bilgilere göre yaşamı da şöylece özetlenebilir:
Yunus Emre'nin doğduğu yıl kesinlikle bilinmiyor. Doğduğu yer de tartışmalı. Ancak, son yıllarda Yunus Emre'nin Porsuk Çayı'nın Sakarya'ya döküldüğü yerde, Eskişehir'in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy'de doğduğu, uzun yıllar da orada yaşadığı 1320/21 yıllarında gene Sarıköy'de öldüğü kabul ediliyor. Bu nedenle, adına bir de anıtmezar yapılmıştır.
Araştırmacılardan bir kesimi de Yunus Emre'nin, Konya'nın Karaman ilçesinde doğduğunu, orada öldüğünü, Karaman'da bir "Yunus Emre Türbesi" olduğunu da ileri sürerek, bu görüşlerinde direniyorlar. Ancak, Yunus Emre'nin Sarayköy'de doğduğu ve öldüğü daha da ağırlık kazanmış görünüyor.
Yunus Emre, gençliğinde bir süre çiftçilikle uğraştıktan sonra Taptuk Emre'nin buyruğuna girerek onun dervişi olur. Kırk yıl Taptuk'un kapısına odun taşır. Şiirlerinde de şeyhi Taptuk Emre'den sürekli saygıyla söz eder. Yıllarca Taptuk Emre'nin kapısında "piştikten" sonra da şeyh olur.
Yunus Emre, Taptuk Emre'nin düşüncelerini, inancalarını yaymak amacıyla Anadolu'yu, Kafkasya'yı dolaşmış, Şam'a gitmiştir. Sonra gene Sarıköy'e dönmüştür. Bu arada Yunus Emre'nin Mevlana ile de görüşmüş olduğunu biliyoruz.
Az sözle, ayrıntılı düşünceleri, duyguları söyleyebilmenin büyük ustasıdır Yunus Emre. Varlık, yokluk, insan-Tanrı-ölüm kavramlarını, aralarındaki bağlantıları insancıllığı sevecenliği, barışı, verimliliği, hoşgörüyü dizelerinde yoğurarak, 13. yüzyıldan bu yana bizlere dek ulaştırabilen güçlü, etkin, saygın bir ozan olan Yunus Emre'nin geleceğe de aynı güçlülükle, dirilikle, yenilikle varacağından kuşku duyulmamalıdır.
(Alıntıdır)
EY YARENLER EY KARDEŞLER KORKARIM BEN ÖLEM DEYİ
Ey yarenler ey kardeşler korkarım ben ölem deyi
Öldüğüme kayırmazam ettiğimi bulam deyi
Bir gün görünür gözüme ayıbım vuralar yüzüme
Endışeden del'olmuşum nidem ben ne kılam deyi
Eğer gerçek kul imişsem ona kulluk kıla idim
Ağlayaydım bu dünyada yarın onda gülem deyi
Hemin geldim bu dünyaya nefsime kulluk eyleyi
İyi amel işlemedim azaptan kurtulam deyi
Ey bıçare miskin Yunus günahım çok neyleyeyim
Sığındım ol Allah'ıma dedi hem afvedem deyi
:::::::::::::::::::::::::
EY YARENLER EY KARDEŞLER ECEL ERE ÖLEM BİR GÜN
Ey yarenler ey kardeşler ecel ere ölem bir gün
İşlerime pişman olup kendözüme gelem bir gün
Yanlarıma kona elim söz söylemez ola dilim
Karşıma gele amelim nittim ise görem bir gün
Oğlan gider danışmana saladır dosta düşmana
Şol dört takdir namaz ile (ömrüm) tamam kılam bir gün
Beş karış bezdürür donum yılan çiyan yiye tenim
Alemler ümidi hoca sana ferman olam bir gün
Yunus Emre sen bu sözü dahı tamam etmemişsin
Tek yürüyeyim neyleyim üstadıma gelem bir gün
:::::::::::::::::::::::::::
İŞİTİN EY YARENLER AŞK BİR GÜNEŞE BENZER
İşitin ey yarenler aşk bir güneşe benzer
Aşkı olmayan kişi misali taşa benzer
Taş gönülde ne biter dilinde ağu tüter
Nice yumuşak söylese sözü savaşa benzer
Aşkı var gönlü yanar yumuşanır muma döner
Taş gönüller kararmış sarp kah kışa benzer
Ol sultan kapısında hazreti tapısında
Aşıkların yıldızı her dem çavuşa benzer
Geç Yunus endişeden gerekse bu pişeden
Ere aşk gerek evvel ondan dervişe benzer
:::::::::::::::::::::::::
AŞKIN ALDI BENDEN BENİ BANA SENİ GEREK SENİ
Aşkın aldı benden beni bana seni gerek seni
Ben yanarım dünü günü bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirim ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum bana seni gerek seni
Aşkın aşıklar öldürür aşk denize daldırır
Tecelli ile doldurur bana seni gerek seni
Aşkın şarabın içem Mecnun olup dağa düşem
Sensin dünü gün endişem bana seni gerek seni
Sufılere sohbet gerek ahılere ahret gerek
Mecnun'lara leylı gerek bana seni gerek seni
Eğer beni öldüreler külüm göğe savuralar
Toprağım anda çagıra bana seni gerek seni
Yunus'durur benim adım gün geldikçe artar odum
İki cihanda maksudum bana seni gerek seni
::::::::::::::::::::::::
YiNE GELDİ AŞK ELÇİSİ YİNE DOLDU MEYDANIMIZ
Yine geldi aşk elçisi yine doldu meydanımız
Yine teferrüc-gah sağlı sollu dört yanımız
Yine mahfiller düzüldü yine badyalar kuruldu
Yine kadehler sunuldu esrik oldu bu canımız
Ev içi aşk ile doldu ulu kişi aşık oldu
Canlarımız hayran oldu aşk tahtına binenimiz
Bir nicemiz Leylı oldu bir nicemiz Mecnun oldu
Bir nicemiz Ferhad oldu aşktan haber duyanımız
Meydanımız meydan oldu canlarımız hayran oldu
Her dem arş seyran-gah oldu hazret oldu revanımız
Düşmüş idik ol kaldırdı birliğin bize bildirdi
İçimize aşk doldurdu dürüst oldu imanımız
Sorar isen aşk nerdedir nerde istersen ordadır
Hem gönülde hem candadır hiç kalmadı günahımız
Yunus aşkın vasfın söyler gerçeklere haber eyler
Mahrumların canı göyner aşker'oldu pinhanımız
:::::::::::::::::::::::::::
GÖZÜM SENİ GÖRMEK İÇİN ELİM SANA ERMEK İÇİN
Gözüm seni görmek için elim sana ermek için
Bu gün canım yolda kodum yarın seni bulmak için
Bu gün canım yolda koyam yarın ivazın veresin
Arzeyleme uçmağını hiç arzum yok uçmak için
Benim uçmak neme gerek hergiz gönlüm ona bakmaz
İşbu benim zarılığım değildürür bir bağ için
Uçmak uçmağım dediğin mü'minleri yeltediğin
Vardır ola bir kaç huri arzum yoktur uçmak için
Bunda dahı verdin bize ol huriyi çift ü helal
Ondan geçti arzum tamam arzum sana ermek için
Süfılere ver sen onu bana seni gerek seni
Haşa ben terkedem seni şol bir evle çardak için
Yunus hasretdürür sana hasretini göster ona
İzin zulüm değil ise dad eylegil istedi çün
:::::::::::::::::::::::::
HAK BİR GONÜL VERDİ BANA HA DEMEDEN HAYRAN OLUR
Hak bir gönül verdi bana ha demeden hayran olur
Bir dem gelir şadı olur bir dem gelir giryan olur
Bir dem sansın kış gibi şol zemherı olmuş gibi
Bir dem beşaretten doğar hoş bağ ile bustan olur
Bir dem gelir söyleyemez bir sözü şerheyleyemez
Bir dem dilinden dür döker dertlilere derman olur
Bir dem çıkar arş üzere bir dem iner tahtes-sera
Bir dem sanasın katredir bir dem taşar umman olur
Bir dem cehalette kalır hiç nesneyi bilmez olur
Bir dem dalar hikmetlere Calınus u Lokman olur
Bir dem div olur ya peri viraneler olur yeri
Bir dem uçar Belkıys ile sultan-ı ins ü can olur
Bir dem varır mescidlere yüz sürer orda yerlere
Bir dem vurur deyre girer incil okur rühban olur
Bir dem gelir ısı gibi ölmüşleri diri kılar
Bir dem girer kibr evine Fir'avn ile Haman olur
Bir dem döner Cebrail'e rahmet saçar her mahfile
Bir dem gelir güm-rah olur miskin Yunus hayran olur
:::::::::::::::::::::::::::
HİÇBiR KİŞİ BİLMEZ BİZİ BİZ NE İŞİN İÇİNDEYİZ
Hiçbir kişi bilmez bizi biz ne işin içindeyiz
Ne hırsımız baydır bizim ne nefsimiz içindeyiz
Bir kimsenin devletine ta'nediben biz gülmeyiz
Ne münkiriz alemlere ne Tersanın haçındayız
Biz bunun neliğin bildik dünyanın nesine kaldık
Arzumuz nefs için değil dünya teferrücündeyiz
Yunus aydır her sulatınım özge şahım vardır benim
Ko dünya altın gümüşün ne bakur u tuncundayız
:::::::::::::::::::::::::
TAŞTIN YİNE DELİ GÖNÜL SULAR GİBİ ÇAĞLAR MISIN
Taştın yine deli gönül sular gibi çağlar mısın
Aktın yine kanlı yaşım yollarımı bağlar mısın
Nidem elim ermez yare bulunmaz derdime çare
Oldum ilimden avare beni burda eğler misin
Yavıkıldım ben yoldaşı onulmaz bağrımın başı
Gözlerimin kanlı yaşı ırmak olur çağlar mısın
Ben toprak oldum yoluna sen aşırı gözetirsin
Şu karşıma göğüs geren taş bağırlı dağlar mısın
Haramı gibi yoluma arkırı inen karlı dağ
Ben yarimden ayrı düştüm sen yolumu bağlar mısın
Karlı dağların başında salkım salkım olan bulut
Saçın çözüp benim için yaşın yaşın ağlar mısın
Esridi Yunus'un canı yoldayım illerim hanı
Yunus düştü gördü seni sayrı mısın sağlar mısın
::::::::::::::::::::::::
ACEP ŞU YERDE VAR M'OLA ŞÖYLE GARİP BENCİLEYİN
Acep şu yerde var m'ola şöyle garip bencileyin
Bağrı başlı gözü yaşlı şöyle garip bencileyin
Gezerim Rum ile Şam'ı Yukarı İller'i kamu
Çok istedim bulamadım şöyle garip bencileyin
Kimseler garip olmasın hasret oduna yanmasın
Hocam kimseler olmasın şöyle garip bencileyin
Söyler dilim ağlar gözüm gariplere göyner özüm
Meğer ki gökte yıldızım şöyle garip bencileyin
Nice bu derd ile yanam ecel ere bir gün ölem
Meğer ki sinimde bulam şöyle garip bencileyin
Bir garip ölmüş diyeler üç günden sonra duyalar
Soğuk su ile yuyalar şöyle garip bencileyin
Hey Emre'm Yunus biçare bulunmaz derdine çare
Var imdi gez şardan şara şöyle garip bencileyin
:::::::::::::::::::::::::
BEN YÜRÜRÜM YANA YANA AŞK BOYADI BENİ KANA
Ben yürürüm yana yana aşk boyadı beni kana
Ne akilem ne divane gel gör beni aşk neyledi
Geh eserim yeller gibi geh tozarım yollar gibi
Geh akarım seller gibi gel gör beni aşk neyledi
Akar sulayın çağlarım dertli ciğerlerim dağlarım
Şeyhim anıben ağrılarım gel gör beni aşk neyledi
Ya elim ol kaldır beni ya vaslına erdir beni
Çok ağladım güldür beni gel gör beni aşk neyledi
Ben yürürüm ilden ile şeyh sorarım dilden dile
Gurbette halim kim bile gel gör beni aşk neyledi
Mecnun oluban yürürüm ol yari düşte görürüm
Uyanıp melul olurum gel gör beni aşk neyledi
Miskin Yunus bıçareyim baştan ayağa yareyim
Dost elinde avareyim gel gör beni aşk neyledi
::::::::::::::::::::
SENSİN BENİM CANIM CANI SENSİZ KARARIM YOKDURUR
Sensin benim canım canı sensiz kararım yokdurur
Uçmakta sen olmaz isen vallah nazarım yokdurur
Baksam seni görür gözüm söyler isem sensin sözüm
Seni gözetmekten gayri yeğrek şikarım yokdurur
Çün ben beni unutmuşum şöyle ki sana gitmişim
Ne kalde ne halde isem bir dem kararım yokdurur
Eğer beni Circis'leyin yetmiş kez öldürür isen
Dönem geri sana varam zira ki arım yokdurur
Yunus dahi aşık sana gösterir didarın ona
Yarim daha sensin benim ayrık nigarım yokdurur
::::::::::::::::::::
CANLAR CANINI BULDUM BU CANIM YAĞMA OLSUN
Canlar canını buldum bu canım yağma olsun
Assı ziyandan geçtim dükkanım yağma olsun
Ben benliğimden geçtim gözüm hicabın açtım
Dost vaslına eriştim günahım yağma olsun
İkilikten usandım birlik hanına kandım
Derdi şarabın içtim dermanım yağma olsun
Varlık çün sefer kıldı dost andan bize geldi
Viran gönül nur doldu cihanım yağma olsun
Geçtim bitmez sağınçtan usandım yaz u kıştan
Bustanlar başın buldum bustanım yağma olsun
Yunus ne hoş demişsin bal u şeker yemişsin
Ballar balını buldum kovanım yağma olsun
::::::::::::::::::::::
OL DOST BİZE GELMEZ İSE BEN DOSTA GERİ VARAYIN
Ol dost bize gelmez ise ben dosta geri varayın
Çekeyim cevr ü cefayı dost yüzün görüvereyin
Sermaye bir avuç toprak onu dahı aldı bu aşk
Ne sermaye var ne dükkan pazara neye varayın
Kurulmuştur dost dükkanı dost içine girmiş gezer
Günahım çok gönlüm sızar ben dosta çok yalvarayın
Gönlüm aydır dost benimdir gözüm aydır dost benimdir
Gönlüm aydır göze sabret bir dem haberin sorayın
Hak nazar kıldığı cana bir göz ile bakmak gerek
Onu kim nazar kıla ben onu nice yereyin
Taptuk'un aydır Yunus'a bu aşk Hakk'a erse gerek
Kamulardan ol yücedir ben ona nice varayın