Mevlana'dan Güzel Sözler - 3

  •  Üzerinde pek çok meyveler bulunan bir dalı, meyvalar aşağı doğru çeker. Meyvasız bir dalın ucu ise, servi ağacı gibi
    havada olur.
  • Topluluk bizim yanımıza geliyor. Susacak olsak, incinirler. Bir şey söyleyecek olsak, onlara göre söylemek lazım geldiğinden o zaman da biz inciniriz
  • Ümit, güvenlik yolunun başıdır.
  • Kuş seslerini öğrenen kimse, kuş olmadığı gibi aynı zamanda kuşların düşmanı ve avcısıdır.
  • Dert, insana yol gösterir.
  • İman, namazdan daha iyidir. Çünkü namaz beş vakitte, iman ise her zaman farzdır.
  • İki canlı kuşu birbirine bağlasan, dört kanatlı oldukları halde uçamazlar, çünkü ikilik mevcuttur.
  • Sokak köpeğine ister altın, ister yünden tasma tak, yine sokak köpeği olmaktan kurtulamaz.
  • Cübbe ve sarık ile alimlik olmaz. Alimlik, insanın zatında bulunan bir hünerdir.
  • Değil mi ki gönül mutfağında yemekler tabak tabak, peki ne diye aşağılık kişilerin mutfağına kase tutacakmışım?
  • Hangi tohum yere ekildi de bitmedi, ne diye insan tohumunda böyle bir şüpheye düşüyorsun?
  • Testi taştan korkar ama o taş çeşme oldu mu, testiler her an ona gelmeye can atar.
  • Sus artık yeter! Sır perdelerini pek o kadar yırtma. Çünkü bize, kırıkları sarıp onarmak, sırları örtmek yaraşır.
  • Altın aramıyorum, altın olmaya yeteneği olan bakır nerede?
  • Varlık peteğini ören arıdır. Arıyı vücuda getiren mum ve petek değildir. Arı biziz. Şekil sadece bizim imal ettiğimiz mumdur
  • Dünya köpüktür. Tanrı sıfatlarıysa denize benzer. Fakat şu cihan köpüğü, denizin arılığına, duruluğuna perdedir.
  • Sözün içini elde etmek için harf kabuğunu yar. Saçlar da sevgilinin yüzünü, gözünü örter.
  • Burnuna sarımsak tıkamışsın, gül kokusu arıyorsun.
  • Biz, tulumla, küple, testilerle tatmin olmayız. Bizi çekip ırmağınıza götürün.
  • Dünyaya demir atmış Karun’u, yer çekti, yuttu. Ulular ulusu İsa’yı gökyüzü çekti, yüceltti.
  • Ekmek, beden hapishanesinin mimarıdır.
  • Gübre olup bostanın gönlüne giren pislik, yok olur gider de pislikten kurtulur, kavunun, karpuzun lezzetini arttırır.
  • Avlanmak istedik mi uçup gittiğimiz yer Kafdağı’dır. Akbaba gibi leş avlamayız biz.
  • Bir köpeğin önüne bir çuval şeker koysan bile, onun gönlü yine leş peşindedir. Şekerden ne anlar o?
  • Allah ile birleşmek demek, senin varlığının O’nunla birleşmesi demek değildir. Senin yok olmandır.
  • Küfürle iman, yumurtanın akıyla sarısına benzer. Onları ayıran bir berzah var, birbirine karışmazlar.
  • Köpekler gibi kızmayı bırak, arslanların gazabına bak. Arslanların gazabını görünce de var, bir yaşına girmiş koyun gibi
    yavaş ol.
  • Din evinde haset faresi bir delik açar ama kedinin bir miyavlaması ile ürker kaçar.
  • Kadınlar, aklı olanlara, gönül sahiplerine pek üstün olurlar. Cahillere gelince, onlar, kadına üstündür. Çünkü tabiatlarında
    hayvanlık vardır. Sevgi ve acımak, insanlık vasıflarıdır. Hiddet ve şehvet ise hayvanlık vasıfları.
  • Mümin bir kopuza benzer. Madem ki inanan kişi feryat edip ağlamada kopuzdur, kopuz kendisine mızrap vuran
    olmadıkça feryat etmez.
  • Madem ki, akıl babandır beden de anan, oğulsan babanın yüzüne bak.
  • Yeryüzü ile dağda aşk olsaydı, gönüllerinde bir ot bile bitmezdi.
  • Kuş, kafeste kaldıkça başkasının buyruğu altındadır. Kafes kırıldı da kuş uçtu mu, nerede ona geçecek buyruklar?
  • Bal çanağının ağzı kapalı. Sen ise, üstünü, yanını yalayıp duruyorsun. Çanağı yere çal,
  • İnsana bütün korku içinden gelir fakat insanın aklı daima dışarıdadır.
  • Dil, anlamlara bir oluktur adeta, fakat nereden sığacak oluğa deniz?
  • O kadar çok koşmayın, o kadar yorulmayın, şu yerin altında çırak ne olmuşsa usta da o olmuştur.
  • Bir lağımın pis kokusunu koklamak, ruhu kokuşmuş zenginlerle sohbetten yüz misli iyidir.
  • Sen, yeni bir çocuk doğurmadıkça, kan tatlı süt haline gelmez.
  • Hırsızlara, kötülere, alçaklara acımak, zayıfları kırıp geçirmektir.
  • Aşk, davaya benzer. Cefa çekmek de şahide. Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki.
  • Tohum yerde gizlenir de, o gizlenmesi bağın, bahçenin yeşermesine sebep olur.
  • Yazı yazılırken eli görmeyen kişi, yazı kalemin oynamasıyla yazılıyor sanır.
  • Gül solup, gül bahçesi harap olduktan sonra gülün kokusunu nereden duyabiliriz? Gülsuyundan!
  • Firavun, yüzbinlerce çocuk öldürttü, aradığıysa evinin içindeydi.
  • Geminin içindeki su, gemiyi batırır. Geminin altındaki suysa, gemiye arka olur.
  • Aynanın berraklığını yüzüne karşı söylersen, ayna hemen buğulanır, seni göstermez olur.
  • Eşek, suyun kadrini bilseydi, ayak yerine baş koyardı ırmağa.
  • Aklın deveciye benzer, sense devesin. Aklın seni ram eder, ister istemez dilediği yere çeker götürür.
  • Eğer parça buçukta bütünle beraberdir, ondan ayrılmaz diyorsan, diken ye, diken de gülle beraberdir.
  • Gümüşün dışı aktır, berraktır ama onun yüzünden el de kararır, elbise de.
  • Ateşin kıvılcımlarıyla al al bir yüzü vardır. Ama yaptığı kötü işe bak, karanlığı seyret.
  • Yoksul, cömertliğin aynasıdır.
  • Peygamberler insanları Allah’a ulaştırmak için gelmişlerdir. İnsanların hepsi bir bedense, kulla Allah birleşmişse kimi kime ulaştıracaklar?
  • Bir mumdan yakılan mumu gören, gerçekten de asıl mumu görmüştür. Düşünenlerin düşündürdükleri…
  • Sabır, genişliğin anahtarıdır.
  • Gündüz gibi ışıyıp durmayı istiyorsan, geceye benzeyen varlığını yaka dur.
  • Ana karnındaki çocuğa doğmak, dünyadan göçmektir
  • Somuna benzer bir şey düzsen, emdin mi, şeker gelir ondan, ekmek tadı değil.
  • Terazide arpa altınla yoldaş olur ama bu, arpanın da altın gibi değerli olmasından değildir.
  • Koruktaki su ekşidir ama koruk üzüm olunca tatlılaşır, güzelleşir. Derken küpte yine acır, haram olur fakat sirke olunca
    ne güzel katıktır.
  • Ay, yıldızlardan utanır ama yine de cömertliği yüzünden yıldızların arasında bulunur.
  • İnanan, inananın aynasıdır.
  • Sen şekillerde kalırsan puta tapıyorsun demektir. Her şeyin şeklini bırak, manasına bak
  • Rengi kara bile olsa, bir kişi seninle aynı maksadı güdüyorsa, ona ak de, senin rengindedir.
  • Hacca gideceksen, bir hac yoldaşı ara. İster Hint’li olsun, ister Türk, ister Arap. Şekline, rengine bakma, maksadı ne,
    ona bak.
  • Yokluk, varlığın aynasıdır.
  • Arslanın boynunda zincir bile olsa, bütün zincir yapanlara beydir arslan.
  • Zıddı meydana çıkaran, onun zıddı olan şeydir. Bal, sirkeyle belirir.
  • Kasırga pek çok ağaçlar yıkar fakat yeşermiş bir ota ihsanlarda bulunur.
  • Dostların ziyaretine eli boş gelmek, değirmene buğdaysız gitmektir.
  • Herkes güneşi görebilseydi, güneşin ışıklarına delalet eden yıldızlara ne ihtiyaç vardı?
  • Hiç köpeğin havlaması, ayın kulağına değer mi?
  • Huzurunda bulunmayanlara bile böyle elbiseler, böyle yiyecekler verirse, kim bilir konuğun önüne ne nimetler koyar.
  • Hıristiyanların bilgisizliğine bak ki, asılmış Tanrı’dan medet umuyorlar.
  • Resim, ressama, beni kusurlu yaptın diye söz mü söyleyebilir?
  • İnsanoğlu, dilinin altında gizlidir. Dil, can kapısının perdesidir. Yel, perdeyi kaldırdı mı ne var, belirir bize.
  • Sen de sağ eline bir sopa aldın ama senin elin nerede, Musa’nın eli nerede
  • Akıllı birisinden gelen cefa, bilgisizlerin vefasından iyidir.
  • Kara odun ateşe eş oldu mu, karalığı gider, tümden ışık kesilir.

DİL-İ BİÇARE

ANLAT DİL-İ BİÇARE'DEN, 
SUN DA İÇSİN YAR ELİNDEN
YANİ HEP BİLİNEN,
ŞEYLERDEN OLSUN
SEN SÖYLE DEDE'NİN
"ZÜLFÜNDEDİR BAHT-I SİYAHIM" BESTESİNİ

MEVLANA'DAN

Hergün bir yerden göçmek, ne iyi,
Hergün bir yere konmak, ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş,
Dünle beraber gitti. Cancağızım;
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi Yeni şeyler söylemek lazım...

NOKTA-I ESRAR

Kur’an’a İncil’e Zebur’a Tevrat’a
İman eden etmiş vahdet-i zata
Biri nefye memur biri ispata
“Lâ, illâ” da, “illâ, lâ” da olamaz
Seyrani