Ali Cengiz Oyunu

Hile ile iş yapanların dalaverelerine ve akla gelmeyecek tuzaklarına Ali Cengiz oyunu denilir. "Filânca falancaya bir Ali Cengiz oyunu oynadı ki..." diye başlayan cümlelerin arkasında şeytanın bile aklına gelmeyecek hileler, düzenbazlıklar anlatılır. Bu deyimin menşei eski bir halk hikâyesine dayanır.

Nâkılân-ı âsâr ve râviyân-ı şeker-güftâr şu gûnâ rivayete bu yolla hikâyet ederler ki; eski zamanda bir sehhâr adam gayb ilimleriyle uğraşarak istediği şekle girebilmenin tılsımını keşfetmiş. Cifr, remil, falcılık, yıldız ve kıyafet ilimlerine de vakıf olan bu adam, sihirbazlıkta o derece ileri gitmiş ki canını eğlendirmek ve halka marifetini göstermek üzere bık sık şekil değiştirmeye ve insanları hayrette bırakan oyunlar çıkarmaya başlamış. Hattâ bu oyunu menfaatleri için kullanmakta ve halkı aldatmakta da üstüne yokmuş. Söz gelimi hanımına "Bahçede bir keçimiz var, pazara götürüp salıver." der, sonra da bahçeye gidip keçi kılığına girer, hanımı kendisini sattıktan sonra yine insan olup eve dönermiş.

Bu sihirbaz adamın bir huyu da isteyen herkese sihrini öğretmekmiş. Ne var ki marifetini her kime öğretse, sonra ona bir oyun yaparak mat eder, öldürürmüş. Mesela oyunu öğrenen kişi kanarya olsa, sihirbaz bir atmaca olup onu avlar; öğrenen ağaç olsa, sihirbaz ateş olur onu yakarmış. Devrin padişahı bu gidişata dur demek isteyince tellallar çığırtıp u düzenbazı kendi huzurunda mat edene kızım vermeyi vaadetmiş. Herkes bu tehlikeli sınavdan kaçarken Ali Cengiz adında fakir bir derviş bu işe talip olmuş.

Ali Cengiz, sihirbazdan oyunu öğrenmek üzere kurs almaya başlamış. Ne var ki sureta ahmak gibi davranıp asla öğrendiğini göstermiyormuş. Böylece sihirbaz, Ali Cengiz'i kolay lokma görüp oyunu en ince ayrıntısına kadar anlatmaktan çekinmemiş.

Sınav, padişahın cuma selamlığından sonra yapılacakmış. Ali Cengiz bir koç kılığına girip meydana gelmiş. Sihirbaz derhal bir kurt olmuş. Ali Cengiz su olup kurdu boğmak isteyince sihirbaz kendini ateşe çevirmiş. Bir müddet ikisi de kılıktan kılığa girmişler. Sonunda Ali Cengiz bir çiçek olup padişahın kucağına düşmüş. Sihirbaz bir eşekarısı olup üzerine konmuş. Ali Cengiz derhal darı olup yere yayılmış. Sihirbaz hemen tavuk kılığına girmiş ve darıları toplamaya başlamış. O darıları yiyedursun Ali Cengiz arkadanbirtilkioluptavuğuboğmuş.

Sihirbazın cenazesinin def(n)edildiği gün Ali Cengiz ile padişahın kızının kırk gün kırk gece sürecek düğünleri başlamış. Ne var ki Ali Cengiz'in sol elinden iki parmağı eksikmiş artık. Yine de onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.

Not: Ali Cengiz kelimelerinin "âl-i Cengiz (Cengiz soyu)" çağrışımından yola çıkarak bu deyimin Anadolu'daki Moğol istilâsıyla da bir alâkası bulunduğunu söylemek mümkündür.

DİL-İ BİÇARE

ANLAT DİL-İ BİÇARE'DEN, 
SUN DA İÇSİN YAR ELİNDEN
YANİ HEP BİLİNEN,
ŞEYLERDEN OLSUN
SEN SÖYLE DEDE'NİN
"ZÜLFÜNDEDİR BAHT-I SİYAHIM" BESTESİNİ

MEVLANA'DAN

Hergün bir yerden göçmek, ne iyi,
Hergün bir yere konmak, ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş,
Dünle beraber gitti. Cancağızım;
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi Yeni şeyler söylemek lazım...

NOKTA-I ESRAR

Kur’an’a İncil’e Zebur’a Tevrat’a
İman eden etmiş vahdet-i zata
Biri nefye memur biri ispata
“Lâ, illâ” da, “illâ, lâ” da olamaz
Seyrani