Mehmet AKif Ersoy - Kalenderin Biri

Kalenderin biri köyden sabahleyin fırlar,
Arar nasibini; avdette kırda akşamlar.
Fakat güneş batarak, ortalık karadıkça,
Görür ki: yerde yatılmaz, hemen çıkar ağaca.
Herif ağaçta iken bir iniltidir işitir.
Bakar ki: bir kötürüm tilkinin yanık sesidir.
Zavallı, pösteki olmuş, bacak yok işleyecek;
Boğazsa işlemek ister... ne yapsın... inliyecek!
Biraz geçince, kavi pençesinde bir ceylân,
İner yakındaki vadiye karşıdan aslan.
Yukarda çıkmaz olur, şimdi yolcunun nefesi;
Tabiatiyle durur hastanın da inlemesi;
Yiyip şikârını aslan dalınca ormanına,
Sürüklenir, yanaşır tilki sofranın yanına;
Doyar efendisinin artığıyla, sonra yatar.
Herif düşünmeye başlar, eder de hale nazar:
“Cenab-ı Hak ne kadar merhametli, görmeli ki:
Açım! demekle amel-mande bir topal tilki,
Ayağına gönderiyor rızkın en mükemmelini.
O halde çekmeli insan çalışmadan elini.
Değer mi koşmaya akşam sabah, yalan dünya?
Dolaşmayan dolaşandan akıllı... Gördün ya!
Horul horul uyuyor kahpe tilki, senden tok!
Tevekkül etmeli öyleyse, şimdiden tezi yok!
Yazık bu âna kadar çektiğim sıkıntılara!...”
Sabah olunca herif, dağ başında bir mağara
Tasarlayıp, ebedî itikâfa niyyet eder.
Birinci gün bakınır; yok ne bir gelir, ne gider!
İkinci gün basar açlık, erir erir üzülür;
Üçüncü gün uyuşuk bir sinek olur büzülür.
Ölüm mü, uyku mu, her neyse âkıbet uzanır;
Fakat işittiği bir sesle silkinir, uyanır:
“Dolaş da yırtıcı aslan kesil, behey miskin!
Niçin yatıp kötürüm tilki olmak istersin?
Elin, kolun tutuyorken çalış, kazanmaya bak,
Ki artığınla geçinsin seninde bir yatalak.”  

 Mehmet Akif ERSOY