İki Zıt Habere de Gülümseyen Bilge

Bir zamanlar, bilgeliğiyle meşhur olan ve bildiklerini öğrencilerine de aktaran bir alim vardı. Bu alim, aynı zamanda bir tacirdi ve adamları vasıtasıyla uzak diyarlarla ticaret yapardı.

Bir gün talebelerine ders verirken, bir adam yanma gelip "kötü bir haber" verdi:

"Haber aldık ki, senin de mallarını taşıyan gemi batmış! Hiçbir mal kurtarılamamış."

Bilge bir an dersi kesti. Etrafındaki talebeler onun dudaklarında küçük bir gülümsemenin belirdiğini far-kettiler. O ise hiçbir şey olmamış gibi dersine kaldığı yerden devam etti.

Bir hafta kadar sonra, bilge yine talebeleriyle birlikte dersteyken, aynı adam bu defa "müjde" getirdi:

"Gözün aydın! O gemi senin mallarını taşıyan gemi değilmiş. Senin malların sapasağlam limana ulaştı!"

Bilge yine bir-iki saniye durdu, talebeleri onun yüzünde yine küçücük bir gülümsemenin patladığını farkettiler. Önceki gibi, yine hiçbir şey söylemeden dersine devam etti.

Öğrencileri birbirine zıt iki durumda da aynı tepkiyi veren hocalarına dayanamayıp şu soruyu sordular:

"Geminizin battığı haberine de, batmayıp limana ulaştığı haberine de gülümsediniz, neden?"

Bilgenin cevabı şöyle oldu:

"Geminin battığı, mallarımın denize döküldüğü haberini aldığımda, kalbimi yokladım. Gelip-geçici olan ve mezarın ötesinde bana arkadaşlık etmeyecek dünya malını kaybetmekten dolayı içten içe üzülüyor muyum diye kendime baktım. Kalbimde küçücük de olsa bir üzüntü görmeyince sevindim ve şükrettim.

"Geminin aslında batmadığı ve sağ salim geri döndüğü haberi karşısında, bu defa, dünya malını kazanmaktan dolayı seviniyor muyum diye kalbime baktım. O malı tekrar kazanmaktan dolayı sevinç ve mutluluk göremediğim için yine sevindim ve şükrettim."

DİL-İ BİÇARE

ANLAT DİL-İ BİÇARE'DEN, 
SUN DA İÇSİN YAR ELİNDEN
YANİ HEP BİLİNEN,
ŞEYLERDEN OLSUN
SEN SÖYLE DEDE'NİN
"ZÜLFÜNDEDİR BAHT-I SİYAHIM" BESTESİNİ

MEVLANA'DAN

Hergün bir yerden göçmek, ne iyi,
Hergün bir yere konmak, ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş,
Dünle beraber gitti. Cancağızım;
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi Yeni şeyler söylemek lazım...

NOKTA-I ESRAR

Kur’an’a İncil’e Zebur’a Tevrat’a
İman eden etmiş vahdet-i zata
Biri nefye memur biri ispata
“Lâ, illâ” da, “illâ, lâ” da olamaz
Seyrani