Bırak! korkma gitmez

Bir çocuk bir gün çok değerli bir vazoyla oynuyordu. Elini vazonun içine soktu, ama çıkaramadı. Annesi herşeyi denediyse de, çocuğun elini vazodan bir türlü çıkaramadı. Sonunda vazoyu kırmaya karar verdi.

Anne son çare olarak oğluna şöyle dedi: "Oğlum elini aç ve parmaklarını ileriye doğru uzat. Bak böyle. Sonra da elini çek."

Fakat çocuk atıldı: "Olur mu hiç anneciğim? Elimi öyle açarsam, tuttuğum parayı düşürürüm!"

Çoğumuz aslında o çocuğa benzemiyor muyuz?

Dünyanın gelip geçici mallarını elimizde sımsıkı tutmaya çalışırken, hürriyetimizi, yanı öteki dünyanın sonsuzluğunu feda ediyoruz Çocuğun bırakacağı parayı vazonun muhafaza edeceğini unutması gibi, biz de öteki dünyanın bu dünyayı da kuşattığını ya unutuyoruz, ya da unutmuş gibi yapıyoruz.

DİL-İ BİÇARE

ANLAT DİL-İ BİÇARE'DEN, 
SUN DA İÇSİN YAR ELİNDEN
YANİ HEP BİLİNEN,
ŞEYLERDEN OLSUN
SEN SÖYLE DEDE'NİN
"ZÜLFÜNDEDİR BAHT-I SİYAHIM" BESTESİNİ

MEVLANA'DAN

Hergün bir yerden göçmek, ne iyi,
Hergün bir yere konmak, ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş,
Dünle beraber gitti. Cancağızım;
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi Yeni şeyler söylemek lazım...

NOKTA-I ESRAR

Kur’an’a İncil’e Zebur’a Tevrat’a
İman eden etmiş vahdet-i zata
Biri nefye memur biri ispata
“Lâ, illâ” da, “illâ, lâ” da olamaz
Seyrani