Kara Koyun Sütü

Kara Koyunun Sütü  (Bir Kıssa, Bin Hisse)
...
Rivayete göre Lokman Hekim laboratuarında çeşit çeşit ve değişik renklerde ilaçlar hazırlar, bunları şişeler sonra da  raflara dizermiş. Ne zaman ki bir hasta kapıdan girer, o hastanın derdine derman olan ilaç şişesi olduğu yerde titrermiş. Lokman Hekim de bu şişeyi hastaya verir ve derdine derman olurmuş.

Bir gün Lokman Hekim’in laboratuarından içeriye bir adam girmiş. Adamın tüm vücudu yaralar içindeymiş. Bu yaraların ıstırabıyla bitkin düşen adam Lokman Hekim’den deva istemiş. Lakin bu kez raftaki şişelerden hiçbiri titrememiş. Bunun üzerine Lokman Hekim adama dönmüş ve derdine bir dermanın bulunmadığını söylemiş. Tavsiye olarak, at üzerinde seyahat etmesini; dağları, yaylaları gezmesini söylemiş.

Lokman Hekim gibi bir âlimden böylesi ümitsiz bir cevap alan hasta bitap halde laboratuardan ayrılmış. Gün gün ölüme yaklaştığını bilen hasta kendini dağlara vurmuş. Güneşli bir gün dağlık bir alanda uzanıp uyuyakalmış. Bir süre sonra koyun sesleriyle uyanmış. Hemen yanında bir koyun sürüsü görmüş. Çobanı koyunlar içinde kara koyunun sütünü bir kâseye sağarken görmüş.
...
Sağmayı bitiren çoban belli ki daha sonra almak üzere kâseyi bir kayanın üzerine bırakmış ve yeniden sürünün arasına karışmış. Yorgun halde olan biteni seyreden hasta az sonra çalıların arasından beliren bir yılanı fark ederek irkilmiş. Yılan sakince gelip, kayanın üzerinde duran kâsedeki sütten içmiş ve sonra zehrini bu kaseye kusmuş. Kâsedeki süt renkten renge girmiş. Yılan yeniden çalıların arasında kaybolmuş.

Yaralarının ağrısından iyice yorgun düşen adam bu zehri içip bir an önce ölmeye karar vermiş. Bu tastaki zehri bir çırpıda içen adam olduğu yere yığılmış. Bir süre sonra uyanan adam vücudunda bir kaşıntı hissetmiş. Kaşıdığı yerlerindeki yaraları pul pul dökülmüş. Ayağa kalkan adam gücünün de yerine geldiğini fark etmiş. Zehir diye içtiği kendisine şifa olmuş. Yeniden Lokman Hekim’in yanına gelen adam, “iyileşmez” dediği hastalıktan kurtulduğunu anlatmış. Adam henüz başından geçenleri anlatmamışken Lokman Hekim;

“Dünyada her derdin bir devası vardır!” demiş. “Ben kara koyunun sütünü yılana içirip onu nasıl kusturacaktım? Allah isterse her şey mümkündür.”

Bugün ecza biliminin simgesi olan, kadehe sarılmış yılan motifinin bu rivayete dayandığı söylenir.
....
Sonuç:

ʺAllah kulları için otlar yarattı. Her birini bir derde deva ve bir maraza şifa için Lokman Hekim'e bildirdi. Bir ot, ben falan derde devayım, dedi.Bin türlü ot yarattı, herbirine bir haysiyet verdi ve bu otlar yedi yüz yetmiş derde insan eliyle şifadır."

“Allah, şifasını vermediği hiçbir hastalığı yaratmamıştır. Onu bilen bildi, bilmeyen de bilmedi.”

Hadis-i Şerif (Buhari, Müslim)

 

 

 

DİL-İ BİÇARE

ANLAT DİL-İ BİÇARE'DEN, 
SUN DA İÇSİN YAR ELİNDEN
YANİ HEP BİLİNEN,
ŞEYLERDEN OLSUN
SEN SÖYLE DEDE'NİN
"ZÜLFÜNDEDİR BAHT-I SİYAHIM" BESTESİNİ

MEVLANA'DAN

Hergün bir yerden göçmek, ne iyi,
Hergün bir yere konmak, ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş,
Dünle beraber gitti. Cancağızım;
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi Yeni şeyler söylemek lazım...

NOKTA-I ESRAR

Kur’an’a İncil’e Zebur’a Tevrat’a
İman eden etmiş vahdet-i zata
Biri nefye memur biri ispata
“Lâ, illâ” da, “illâ, lâ” da olamaz
Seyrani