Kavakla Kabak

Kavağın yanında bir kabak filizi boy göstermişti. Bahar ilerledikçe kabak kavak ağacına sarılarak yükselmeye başladı. Yağmurların ve güneşin etkisi ile müthiş hızla büyüdü ve neredeyse kavak ağacıyla aynı boya geldi. Kabak bir gün dayanamayıp kavağa sordu:

“Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç”?

“On yılda” demiş kavak.

 

 “On yılda mı?” diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak. “Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak..”

“Doğru” demiş kavak  “Doğru.” ve hafif hafif başını sallamış.

Günler günleri kovaladı ve sonbaharın ilk rüzgarları başladığında kabak önce üşümeye başladı, sonra yapraklarını düşürmeye. Soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başladı.

Endişe kapılan kabak heyecanla kavağa sordu:
“Neler oluyor, bana ne oluyor kavak!?”

“Ölüyorsun…” dedi kavak.

Endişeli ve korku ile “Niçin?” dedi kavak;

Kavak yavaş yavaş, ve tane tane şunları söyledi: “Benim 10 yılda geldiğim yere, 2 ayda geldiğin için…”

DİL-İ BİÇARE

ANLAT DİL-İ BİÇARE'DEN, 
SUN DA İÇSİN YAR ELİNDEN
YANİ HEP BİLİNEN,
ŞEYLERDEN OLSUN
SEN SÖYLE DEDE'NİN
"ZÜLFÜNDEDİR BAHT-I SİYAHIM" BESTESİNİ

MEVLANA'DAN

Hergün bir yerden göçmek, ne iyi,
Hergün bir yere konmak, ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş,
Dünle beraber gitti. Cancağızım;
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi Yeni şeyler söylemek lazım...

NOKTA-I ESRAR

Kur’an’a İncil’e Zebur’a Tevrat’a
İman eden etmiş vahdet-i zata
Biri nefye memur biri ispata
“Lâ, illâ” da, “illâ, lâ” da olamaz
Seyrani