Kilitlemek Kolay mı ?

Türbelerin kapatılmasından sonra, her yerde olduğu gibi, Hacı Bayram-ı Veli hazretlerinin de türbe kapısına kilit vurulmuş. Fakat, sabahleyin erkenden yoldan geçenler kilidi açılmış, kapıyı ardına dayalı görürlermiş. İlgililerden biri: "Bu kapıyı elbet bir açan var" diye iki polisi görevlendirmiş: "Bekleyin sabaha kadar, gözetleyin, kim açıyorsa yakalayın" diye emir vermiş.

Polisler, gün ışıyıp sabah ezanları okununcaya kadar bekleyip ohbet etmişler. Ortalık boz-bulanık bir hal aldığında, çıt! demiş, kapıdaki kilit açılmış, kapı ardına dayanmış ve az sonra türbeden o mübarek ve güzel yüzüyle Bayram Veli Hazretleri görünmüş; şöyle bir etrafına bakınıp, havayı kokladıktan sonra  başlamış usul usul yürümeye... Polisler şaşkına dönmüşler. Birinin dili tutulmuş, öbürü, durmadan arkadaşını tokatlarmış. Bir daha kim bekler?.. İşte o olmuş, bu olmuş, artık ne kapı açılmış, ne kilit, Hacı Bayram, bir zaman ortalıkta görünmemiş.

Günün birinde, devlet büyüklerinden bir kişi "Bu meydanın adını değiştirelim, artık caddelerimizin başından hacı külahını çıkaralım, buranın adı Ogüst meydanı olsun" diye oneride bulunmuş.

Hacı Bayram sevdalılarından bir zatın da bu öneri pek fenasına gitmiş. O gece hiç uyumamış, sabahleyin de erkenden türbe kapısına gidip orada niyaza başlamış. Bir de ne görsün? Hacı

Bayram Veli karşısında gülümser, memnun: "Ne üzülüyorsun be oğlum? Her kemâlin bir zevali olduğu gibi, her zevalin de bir kemâli vardır. Allah âdildir, bağışlar ve affeder, sen işine
bak!" demez mi?

Gerçekten, ardından az bir zaman geçmiş geçmemiş, sokakların başından hacı külahını çıkarmak isteyen o kişi yürekler acısı bir ölümle ölmüş, çoluğu çocuğu darmadağın olmuşlar.

Eh! Erenlerin sağı solu olmaz, onlarla şakaya gelmez!

Hani ne güzel söylemişler:

Değme sakın fukara fırkasının hırkasına,
Her biri bir dağ devirip geçirir arkasına!

Hani Yunus Emre ne güzel demiş.

Bir sinek bir kartalı, kaldırıp vurdu yere,
Yalan değil gerçektir bende gördüm tozunu.

DİL-İ BİÇARE

ANLAT DİL-İ BİÇARE'DEN, 
SUN DA İÇSİN YAR ELİNDEN
YANİ HEP BİLİNEN,
ŞEYLERDEN OLSUN
SEN SÖYLE DEDE'NİN
"ZÜLFÜNDEDİR BAHT-I SİYAHIM" BESTESİNİ

MEVLANA'DAN

Hergün bir yerden göçmek, ne iyi,
Hergün bir yere konmak, ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş,
Dünle beraber gitti. Cancağızım;
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi Yeni şeyler söylemek lazım...

NOKTA-I ESRAR

Kur’an’a İncil’e Zebur’a Tevrat’a
İman eden etmiş vahdet-i zata
Biri nefye memur biri ispata
“Lâ, illâ” da, “illâ, lâ” da olamaz
Seyrani