Sultan Mahmut'un Adağı
- Ayrıntılar
- Üst Kategori: HİKAYELER
- Çarşamba, 07 Mayıs 2008 09:18 tarihinde oluşturuldu
- Son Güncelleme: Salı, 12 Mart 2013 11:51
- Çarşamba, 07 Mayıs 2008 09:08 tarihinde yayınlandı.
- Gösterim: 3229
Gaznelilerin ünlü sultanı, padişahlar meclisinin kandili Sultan Mahmut Gazne'den kalkıp Hintlilerle savaşa gitmişti.
Hint ordusunun çok kalabalık olduğununu görünce canı sıkıldı, şaşırdı. O adil ve inancı bütün sultan bir adakta bulundu; "eğer" dedi, "Bu orduyu yenebilirsem, elde edeceğim bütün ganimetleri yoksullara dağıtayım." Nihayet savaş bitti. Sultan Mahmut'un ordusu galip gelmiş, sayısız ganimetler elde edilmişti. düşman bozulup dağılmış, ardında da bir parçasına bile kimsenin değer biçemeyeceği ganimetler bırakmıştı.
Sultan, hemen adamlarından birini çağırıp dedi ki:
- Bu ganimetleri yoksullara dağıt. Çünkü savaştan Önce Allah'a adakta bulunmuştum. Şimdi bu adağımı yerine getirmem lazım."
Herkes itiraz etti,
- Bunca mal, bunca altın değer bilmez bir avuç yoksula verilir mi? Ya askere ver, memnun olsun, düşmanına kinlenerek savaşa hazırlansın, ya da emret hazine ne götürsünler" dediler.
Sultan biraz tereddüde düştü, düşünceye daldı. Adağımı yerine getirip yoksullara mı dağıttırayım, yoksa dediklerini mi yapayım, diye bir şaşkınlık geçirdi. Tam o sırada Ebul Hüseyn denen ve arif sözleri ile tanınan ama meczup olduğu da bilinen biri oradan geçiyordu. Sultan Mahmut onu uzaktan görünce "hah" dedi, "Şu meczuba sorayım, ne derse onu yapayım. Çünkü o ne asker tanır, ne de sultan. Söylenecek sözü sakınmadan söyler." dedi.
Sultan meczup Ebul HÜseyn'i yanına çağırdı, olayı ona olduğu gibi anlattı.
Meczup dedi ki:
-Sultanım şimdi iki şeyden birini yapmak gerek. Eğer bir daha Allah'a işin düşmeyecekse merak etme; bunların dediğini yap, adağını düşünme.Yok, bir zaman gelecek, yine işin ona düşecekse utan, onlara uyma sakın, adağını yerine getir.
Sonunda Sultan Mahmut ganimetin hepsini yoksullara dağıttırdı da, sonun da adı gibi Mahmut oldu. Kıssası hala söylenir günümüzde
Kaynak: Mantıku't- Tayr, Kuş Dili, Feridüddin Attar