Çift Sarılı Yumurta

 Evin kapısı vurulduğunda, kadın güçsüz bacaklarıyla hole doğru ilerledi. Gelenler, oğlunun arkadaşlarıydı.

Her ikisi de elini öptükten sonra, uzun boylu olanı “Pek fazla vaktimiz yok anacığım” dedi. “Yarım saat izin koparıp hatrını    sormak istedik.”

Kadın, büyük bir telaşla “Olmaz öyle şey” diye atıldı. “Bir şeyler yedirmeden sizi bırakır mıyım hiç?”

Yaşlı kadın, bu sözleri eşinin ve oğlunun sağlığındaki günlerden kalan alışkanlıkla bir çırpıda söylemiş, fakat işin nereye varacağını düşünmemişti. Öteki, saatine baktıktan sonra “Peki anacığım” diye karşılık verdi. “Karnımız tok ama, yine de ikişer yumurta kırarsan yeriz.”

Gerçekte delikanlı, kadına zahmet vermemek için böyle demiş ve bahçede de tavukları gördüğünden, işi en basit biçimiyle geçiştirmek istemişti. Onların son günlerde yalnızca iki yumurta yaptığını ve evde de başka bir şey bulunmadığını nereden bilecekti?

Kadın mutfağa doğru yönelirken, arkadaşları gibi, oğlunun da sahanda yapılan yumurtayı ne kadar çok sevdiğini anımsadı.

Kadın, titrek elleriyle yumurtaları kırmaya çalışırken ister istemez üzülüyor ve konuklarına, yoksulluğunu duyumsattırmamanın çarelerini arıyordu. İyi ama, çocuklar ikişer yumurta dedikleri halde, tabaklarında yalnızca birer yumurta gördüklerinde ne olacaktı?

Kadın daha fazla bir şey düşünemedi. Ve yumurtaları alıp kırdığında, yüzü sevinç gözyaşlarıyla ıslandı.

Her iki yumurta da çift sarılı çıkmıştı.