Bab-ı Ali Yeniden Canlanıyor

NEZAVISIMAYA :

"BDT MEKANINDA TÜRKLER... BAB-I ALİ YENİDEN JEOPOLİTİK ARENAYA ÇIKMAYA ÇABALIYOR"

MOSKOVA, 13/05/2002 --- Tirajı günde 47 bin olan liberal Nezavisimaya gazetesinin 13 Mayıs 2002 tarihli sayısında, Natalya Ayrapetova imzasıyla yayımlanan haberin özet çevirisi şöyledir: 

Türkiye, Rusya gibi Asya'yı Avrupa ile birleştiren yol kavşağında bulunuyor. Yeni yüzyılda Türkiye, ebedi rakibi olan Rusya'ya oranla bu yol kavşağından yeterince yararlandı.  Dünyanın yeniden bölüşülmesi (Kafkasya ve Balkanlar daima dünyanın en önemli noktalarından biridir) için yapılan sayısız Rus-Türk savaşlarında son 200 yılda Rusya'nın üstün gelmesine karşılık şimdi tam tersi gelişmeler oluyor. Rusya (Beyaz Rusya hariç) tüm eski SSCB mekanından vazgeçti ve Türkiye, Rusya'nın tarihi mekanı dahil olmak üzere bölgede en önemli jeopolitik oyunculardan biri oldu. Tabii, Türkiye birinci kademe oyuncu değil. Fakat Bab-ı Ali'nin siyasi arenaya yeniden dönmesi için Türkiye'nin elinden geleni yapacağı kesin olarak tahmin edilebilir.  

SSCB sonrası mekana gelince, bu alan ilk atlama tahtası sayılabilir. Zira vaktiyle güçlü Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanması ve dünya devletleri tarafından topraklarının defalarca bölünmesi süreçlerini atlatarak bu devletlerle ittifaklar kuran Türkiye, bugün ihtiraslarını saklamadan bağımsız bir oyuncu olmakta iddialıdır.   

Rusya'nın eski SSCB mekanında kendi askeri potansiyelinden vazgeçmeyi kabullendiği AGİT zirvesinin İstanbul'da yapılması sembolik bir anlam taşımaktadır. Türkiye, vaktiyle SSCB'de olduğu gibi bugün BDT'de etkili faaliyetlerde bulunuyor. 1918'de Türk askerleri İngilizler ile birlikte Bakü'ye ulaştılar. Bugün de oraya yeniden geleceklerinden ve Gürcistan'da "başarılı şekilde çalışacaklarından" kimse şüphe duymasın. Zira terör karşıtı operasyondan çok önce Rus liderleri, "ayrılıkçılığın" kötü bir şey olduğundan bahsederken, Türk istihbaratı Abhazya'da başarılı bir faaliyet gösterdi. Bu yıl Türkiye, daha önce Rusya'ya yönelen Moldova'nın özerk birimi Gagavuzya'yı himayesi altına aldı ve Romanya ile NATO üyesi diğer ülkelerle birlikte Moldova için askeri kadro yetiştirdi. Kırım'da ve BDT üyesi bütün ülkelerde yorulmadan faaliyet gösterdi. Vatanımızda, özellikle Çeçenistan'da epeyce çaba harcadı. Atatürk zamanından beri Rusya'yı oyunda geride bırakan Bab-ı Ali, başta SSCB'de, daha sonra "yeni Rusya'da" başarılı faaliyetlerde bulundu.

 

  Türkiye, daha önceleri inşaat alanında yaptığı çalışmaların yanı sıra Rusya'daki turizm alanını da giderek eline geçiriyor. Türkiye, 50 yıldır NATO üyesi olmasına rağmen, Avrupalı ortakları tarafından Ermeni soykırımından dolayı suçlandıkları veya Ankara'nın hedeflerine ulaşmasına engel olunduğu zaman saldırgan davranıyor. Türkiye'nin çeşitli dünya ülkelerinde bulunan Türk diyasporası ile profesyonel ve titiz çalışması kayda değerdir. Bu bakımdan (Almanya'ya, Rusya'ya vb. ülkelere) Türk demografik yayılmacılığını artık hiç kimse yönetilmeyen bir güç olarak algılamıyor. Halen Rus topraklarında yaşayan Mesket Türkleri örneği gayet anlamlıdır: Vaktiyle Özbekistan'dan kaçmak zorunda kalan bu kişiler, tarihi vatanları Türkiye'ye dönebilmek için çaba harcıyorlardı. Fakat kısa zaman sonra bu "mücadele" sıfıra indi ve Mesket Türkleri Rusya'da kalmayı kararlaştırdılar.   

Bugün, "insan hakları ihlali" konusundaki tüm şikayetleri bir tek Rusya dinlemek zorunda kaldı. Bu arada Türkiye, Rusya ve eski SSCB mekanında aktif olarak yayılmaktadır. Başarılı bir şekilde yapılan jeopolitik, insani ve demografik yayılmacılıklar saygıya ve incelenmeye değerdir. Gerçi yine tarihi uçurumun kenarında bulunan Rusya'nın herhangi bir şey öğrenmesi için artık çok geç. Türkiye ise geçirdiği birçok yenilgiden sonra yeniden tarihi ve jeopolitik zaferi elde etmek zorundadır.   

Bu nedenle biz, bugün, Bab-ı Ali'nin hızla yeniden doğuşuna ve bu doğuşun beraberinde getireceği jeopolitik sonuçların belirmesine tanık oluyoruz.

DİL-İ BİÇARE

ANLAT DİL-İ BİÇARE'DEN, 
SUN DA İÇSİN YAR ELİNDEN
YANİ HEP BİLİNEN,
ŞEYLERDEN OLSUN
SEN SÖYLE DEDE'NİN
"ZÜLFÜNDEDİR BAHT-I SİYAHIM" BESTESİNİ

MEVLANA'DAN

Hergün bir yerden göçmek, ne iyi,
Hergün bir yere konmak, ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş,
Dünle beraber gitti. Cancağızım;
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi Yeni şeyler söylemek lazım...

NOKTA-I ESRAR

Kur’an’a İncil’e Zebur’a Tevrat’a
İman eden etmiş vahdet-i zata
Biri nefye memur biri ispata
“Lâ, illâ” da, “illâ, lâ” da olamaz
Seyrani